“Özgür’’ kelimesi “öz’’ kökünden gelir. “öz’’, “-gi’’ ekini alarak ses değişimine uğrar ve “özgü’’ olur. Bir şeye özgü, ona has! “-r’’ eki ile bu hal sıfatlaştırılır ve artık bir kişilik özelliği haline gelir. Özgür! Ah, ne tatlı! “-lik’’ ekiyle kahramanımız artık bir isim olur! Özgürlük! Özgür olma hali! Özünde olanı açığa çıkarabilmiş olma hali! Kendini bulabilmişlik! “ Ben kimim ve ne için buradayım? “ sorusunun cevabı ile barışabilmişlik! Özgür olan, rengini ve o rengin bütünsel birleşimlerini biliyor olandır. Özgür olan için, her şey artık bir özgürlük temsilidir! O bir renktir ve dünya da renkler bütünlüğünün kendisidir. Artık tonlamalar ve sıcak- soğuk renkler vardır onun için! Bilir ki bir tabloda her renk başka bir anlam taşır ve kahramanımız içselleştirdiği bu yolculukta, yaşamın ona sesini duyurmaya çalıştığı parçaları bir araya getirerek kendi sonsuzluğunu tanımaya çalışmaktadır. O çevresindeki renkleri kendi renginde kılmaya çalışmaz; çünkü bilir ki bu bir cinayettir! Hiçbir renk olmaya da çalışmaz; çünkü bu kendi olabilme şansının onda yarattığı o özgün ışığı gölgelemektir ki bu onun için yokluk demektir! Kahramanımız kendiyledir ve bir o kadar kendi olan tüm yaşam sistemleşmelerinin de içindedir! Artık yok ediş değil, varoluş ışığıyla gülümsemektedir; çünkü çevresinde oluşan her türlü tonlama, onu beslemekte ve taşıdığı bütünlüğü, daha da farklı ve zengin bir vurguyla yansıtabilmektedir. İşte biz olmak, bütün olmak, insan olmak budur!
Bu renkler birbirleriyle kurdukları ilişkilerle yeni resimler yaparlar! Biz bu resimleri hayran hayran izleriz! Resim, onu izleyen her resimle bir kare oluşturur ve artık yeni bir resim olur! Bazen iki renk birbirlerinin içinde kaybolur! Yeni bir renk olmuşlardır artık! Bu bir iş birliğidir. Şunu unutmamak gerekir ki bu rengi var eden o ikisinin ortak değeridir. Onlar kaybolmuş gibi algılansalar da aslında orada olduklarını bilirler. Onlar bir çatı altında bütündürler! Bunu bilenler onlara bu bütünlük için saygı ve sevgi duyar! Var olan bu yeni renk, onları seyretmekte olan her bir diğer renk ve renk bütünlükleriyle daha büyük bir resim oluşturmaktadır. Oluşan anlamlı ve uyumlu, yer yer kontrast birleşmeler, yerlerine yakıştıkları ve oluşan o temaya “kendilerine özgü’’ o ışığı, “kendilerine özgü’’ bir uyumla katabildikleri sürece, her şey yolundadır. İlişkinin matematiği budur! Renk savaşları, sıkıntılı olabilir. Kontrol yitmiştir. Aşırı kaçan renkler, çamur bir görüntü var edebilirler; halbuki düzenli bir birliktelik, onları çok daha anlamlı bir noktaya ulaştırabilecektir. Karganın hikayesini hatırlayın! Her renkten olmak istiyordu! En güzel o olmak istiyordu! Ne yaptığını bilemedi, simsiyah oldu çıktı! Bu renk kötü bir renk değildi! Zaten bir renk kötü olamazdı! Siyah ve beyaz aslen renk de sayılmazdı; bununla birlikte varlardı ve onlar tüm renkleri de kapsarlardı. Özgürlük onlardan ayrılıp onlara da ışık olmaktı! Nasıl olsa her renk birgün özüyle bütün olan o sonsuzluğa karışır, siyahlaşır ya da beyazlaşırdı.
Bu yeni ay kovada gerçekleşiyor. İhtiyacımız olan, renklerin değerinin farkına varmak, onları korumak ve anlamak, yaşamda ne kadar önemli bir görev taşıdıklarının farkına varmak! Yaşamınızda ne kadar farklı renkler olursa, o kadar genç kalacağınızı biliyor muydunuz? O zaman renklerimiz olalım, onları tanıyalım, tonlanalım, birleşmeler, ayrışmalarla bütünsel anlam teknikleri yaratalım, bu teknik donanıma yolculuğun ışığını yakalım ve her renkte olup, her renge bulanıp o renklerin içlerindeki resimi uyandırabilmeleri için fırsat yaratalım! Çocuk olmak gerek ve her çocukta, doğan ışık olduğunu hatırlayabilmek! Yarını yaratacak olan budur! Bugünde olanı kavrayan, yarında olur ve yarında olan, bugünün doğumunda, ışığını muhakkak bulur! İşte her şey bunun için! Kendinize benden bir renk ısrmarlayın! Aynalar yüreğinizin ışığını sizinle buluşturan paletiniz olsun! Alın, katın ve muhakkak katılın! Önce içinizdeki tüm renklerle paletlerinizi donatın! Yaşam tuvali, dünya şövalesine takılmış bizi bekliyor! Fırça, sesiniz olan nefesiniz! İşte yol, şimdilik!
Sizi seviyorum,