Ben buradayım

Selamlar Elest meclisinin sevgili üyeleri

Bu yazı aslında bir Instagram postuna bir şeyler yazmak isterken akıverdi. Bende hem kendime hem de sizlere bir ilham hatırlatıcısı olarak burada da bulundurmak istedim. Belki bir yerden birinin de gönlüne düşer ümidiyle.

Paylaşım insanı tetikleyen şeylerin farkındalığına değiniyordu? Bir insan beni neden sinirlendirebilir ya da neden beni üzebilir ki? Bu yetkiyi ben ona neye dayanarak veririm? Bilinçli bir insan bile bile üzülmeyi, kahrolmayı ya da büyük duygular içerine girerek öfke patlamaları yaşamayı kendine nasıl hak görür ki? Bile bile acı çekmek insanın kendine bilmediği bir yerden yaptığı bir kötülük olsa gerek. Nerden geliyor o yargılar, o duygular, o krizler, o zanlar ya da o yanlış anlamalar, anlaşılmalar?

Ben buradayım

Büyük harflerle yazarak haykırabilirim. BİLİNÇALTI. Bilinçsizce doldurulan bilinçaltı. Son zamanlarda moda artık biliyorsunuz, çokça duyar olduk ki bu şahane. Bu öğretilerin katlanarak daha da artması dileğiyle.

Ben bilinçaltını bir tarla olarak görüyorum artık. Önceleri farkındalıkmış, tetiklenmeymiş böyle şeyler yoktu. Önceden hep dutluktu buralar diyesim geldi.

Bu dutluğuma sonra bir tohum düştü. Farkındalık tohumu. Fidan oldu serpildi. Ardından dönüştü çeşit çeşit meyveler verdi.

Bilinç. Tefekkür etmek. Şükretmek. Değiştirmeye çalışmayı bırakmak; en çok köklenmekte zorlanan fidan bu oldu. Değişimi başkasında yaratmaya çalışmaya direnmeyi bırakmak! Çok çaba gerektiren bir olguydu. Ama bir dal verince ve de sulamaya istekli olunca köklenmeye başladı, çünkü ben kararlıydım.

Ardından bir bahçe oluşmaya başladığını fark ettim. kurak topraklar üzerine yeşillikler, çeşit çeşit renkler gelmişti. Büyüsü farkındalığımı arttırdı. ‘Hey ben buradayım, yeşilleniyorum’ diyordu. Odağımı verdikçe küçük küçük filizlerin de ortaya çıktığını, boy gösterdiğini gördüm.

Ne büyülü bir an… Beynimin içi bir tarla ve ne ekiyorsam onu biçiyordum. nankörlük yok.

Ve tarlamın büyüklüğü aklıma geldikçe daha çok heyecanlanıyorum. Öğrenecek daha çok şeyim var. dönüştürecek. Yerine yenisini getirebilecek umudum. değişim beni her zaman heyecanlandırmıştır. Yeter ki iyi yönde olmasına gayret edeyim, ettireyim…

Sistem şahane işliyordu. arada tökezlemeler olmuyor muydu? evet oluyordu. Çünkü elimdeki tarlam eskiden izler taşıyordu hala. Ama önemli mi? Zamanla ve emekle istediğim gibi şekillendirebilirdim. Yeşiliyle, sarısıyla, kırmızısıyla, tozuyla, toprağıyla hepsi benimdi. Ben kabul ettikçe dönüştürmenin daha kolay olduğunu fark etmiştim bir kere. Reddettikçe direnç yaratmak niye?

Bu dünya sınav dünyası. bazen kendi cennetimizi ya da cehennemimizi bu dünyada şekillendirdiğimizi hisseder dururum. Tıpkı beyin tarlamız gibi. ben şimdi bu dünya yaşamımda tarlamı ne kadar eker biçer kendime kendim için hizmet edersem meyvelerini de o derece çok edinirim. Yeri gelir o bahçe bana güneş açar yeri gelir tatlı bir meltem estirir tenimi okşar.

Hepsi var gücüyle bana hizmet etmek için olağan gücüyle titreşir. Tıpkı Yaradan’ın da dediği gibi.

“Ben eşyayı insan için yarattım, insanı da kendim için yarattım. O halde, kendim için yarattığım, kendisi için yaratılana kendisini adamasın”.

Instagram paylaşımı: regulus.petrichor

 

Yazar

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir