Güvenmek ve içsel çocuğa dair

Hayat komik bir şaka değil mi?

Bilinç sıçramalarımızın, farkındalıklarımızın, oyunların, tesadüflerin, tevafukların ve tekâmüllerin içinde neyin ne olduğunu ve olayların bize ne öğrettiğini neyi görmemiz gerektiğini düşünerek geçiyor farkındalık vakitlerimiz. Oysa paralellikte yaşanan dünyevi gerçekler akmaya devam ediyor. O dünyeviliği aştığınız zaman da sonsuz bir boşlukta olduğunuzu fark ediyorsunuz.  O boşlukta görünenler peki…

Güvenmek ve içsel çocuğa dair

Hayat tamamen bir boşluk değil mi?

Yoga pozlarında saklı gerçekleri deneyimlediniz mi hiç? Onları denerken, çabalarken en çok fark edilmesi gereken şey zihni boşaltmak ve hedefe odaklanmak: drishti. Bakış. Bakarken hiçbir şey düşünmemek sadece orada kalmak, boşlukta ve poza odaklanmak. Nefes al, odaklan ve tut kaslarını, kal orda, güven bedene…

Bir pozu zihninizde tamamen canlandırıp yaptığınız zaman pratikte de yapabileceğinizi biliyor muydunuz? Ben uzun denemeler sonucunda bunu deneyimledim. Tıpkı hayat gibi değil mi? Gerçekten hayalini kurup inandığınız her şeye sahip olmak değil miydi? Kalp, beden ve ruh hizalandığı zaman tüm hayaller gerçekliğe dönüşüyordu.

Güven… Hayat ne kadar güvenli değil mi?

Güven duygusuyla yaşıyoruz ve temel yaşam fonksiyonlarımız tamamen güven ve korku üzerine kurulu. Yemek yiyoruz çünkü aç kalmaktan korkuyoruz, hasta olup güçsüz kalacağımıza dair kodlandığımız için (göbek yağlarımızın güvenle alakalı olduğunu biliyor muydunuz?). Sevmiyoruz çünkü terk edilmekten korkuyoruz, yalnız kalmanın korkusuyla kodlandığımız için; harcamıyoruz çünkü parasız kalmaktan korkuyoruz kıtlık bilinciyle kodlandığımız için.

Düşmekten korkmaya ne zaman başladık? Oysa ilk adımlarımızı ne kadar güvenle atmıştık. Nasıl da emindik ayaklarımızın bizi tutacağına. Nasıl oldu da kaybettik?

İlk adımlar… Konu yine içimizdeki çocuğa geldi. O güzel, o güçlü, o cesur çocuğu nereye sakladık? Tekrar onu görmek ve sevgiyle ayağa kaldırmak istemez miydiniz? Haydi diyor, duy beni, gör! Uyan uykundan. Uyan da tutun bıraktığın her yerden tekrar kalk ayağa. Kendi gerçekliğini gör aynadaki yansımandan. At üzerinde biriken tüm hizmet etmeyeni.

2024 biterken belki de kendimize vereceğimiz en güzel hediye olacak güvenmek ve hayata uyanmak. Mümkün mü? Bence mümkün.

 

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir