İdeal aile ölçüsü nedir ve kime göre biçimlenmiştir. Pedagoji biliminden uzak kalmışlık salt eskiye dair bir kavram mıdır? Yoksa günümüzde de yansımaları var mıdır? Özsaygı nasıl edinilir?
Bunun cevabını sizlere bırakmayı tercih ediyorum.
Birçok bilimsel araştırma da çocuğu ihmal etme ve temel ihtiyaçlarını karşılamanın yanısıra onu bir nesne gibi görmenin açtığı ruhsal, zihinsel ve fiziksel tahribat ’tan söz eder.
Hane içerisinde ebeveynlerin geçimsizlikleri, sevgisizlikleri, hatta çaresizlikleri çocukları ürkek, asosyal, içine kapanık yapacağı gibi, saldırgan, öfke patlamaları veya okulda performanslarını etkileyecek düzeye kadar görülebilir. Fikirleri önemsenmeyen, alay edilen, örselenen bir çocuğun yarınların da öç alma yarışına gireceğini öngörmek kaçınılmaz.
Malum üzerine toz kondurmayan, her şeyi normalleştiren ‘’ne var ki canım bunda, tartıştık işte çocuktur anlamaz’’ zihniyetindeki Aile bireyleri, çocuklar üzerinde bıraktıkları enkazı farklı algılar ve çocuklarının tahammülsüzlüklerine kılıf ararlar.
Huzursuz evin, huzursuz çocukları… Boşanmış anne babalar, lütfen çocuklarınızı birer iletişim aracı, karşıya laf taşıcıyı olarak görmeyin…!
‘’Gece altını ıslatan bir çocuğun evde güvenlik sorunu vardır. Sürekli onun kişisel alanına müdahale ediliyorsa, yer ve mekan değiştiriyorsa çocuk yerini işaretlercesine burası benim alanım demeye çalışıyor, alanını korumaya alıyordur. Boğazı sürekli enfeksiyon olan çocuk kendini ifade edemiyordur. Okulda ya da evde yaşadığı sıkıntıyı dile getiremiyordur. Kekemelik yaşayan bir çocuk aşırı korku anlarından etkilenmiş ve bağıramamıştır, taciz vardır anlatamıyordur. Birdenbire agresifleştiyse yaşadığı dehşeti bu şekilde çıkarıyordur. Evde sürekli negatif söylemler, aşağılanmalar varsa onun yansımalarını yaşıyordur. Ebeveynlerinden biri ya da ikisinden uzakta kalması ten’de egzama ve çeşitli cilt sorunlarına işaret eder. Çünkü burada acı bir ayrılmadan kaynaklı temas eksikliği ve kilo artışı vardır korunma ihtiyacı söz konusudur’’.
Onun karnını doyurmak, ruhunu doyurduğunuz anlamına gelmiyor. Eksik olan ne ?
Duygusal açlık… acı bir boşluktur ve yeri doldurulamaz !
Çocuğun onaylandığı, becerilerinin kabul gördüğü, tasdiklendiği, tensel temas kadar önemli ve hayati’dir.
Doğa’da her canlı yavrusunu kendi ayakları üzerinde durana kadar hayata hazırlar ve bırakır.
Ev, her yavrunun kendini güven de hissettiği bir alan olmalıdır. Sevgi ve saygıya dayalı ortam da büyümek her çocuğun en doğal hakkıdır.
Toplumun en ufak ve en önemli yapısı Ailedir. Mutlu aileler huzurlu toplum ve gelecek nesiller demektir.
Toplumun dibindeki en büyük patlayıcı AİLE 🙂 Onların arızalı bakış açıları ile yetiştirdikleri çocukla da toplumun başına dert oluyor.