Erenlerin ‘ölmeden önce ölmek‘ şeklinde dile getirdikleri metaforun mana açılımı, bir bilinçten yeni bir bilince geçerek yaşamaktır; milletin reankarnasyon reankarnasyon diye veryansın ettiği de aslında budur.
Şöyle düşünün: kumların üzerindeki taşlar var, onlara basarak yürüyorsunuz ancak bir önce bastığınız taşı kuma gömüyorsunuz yani o taş fiziki olarak yok oluyor ancak ruhu orada, bunu biliyorsunuz çünkü az önce yolunuzda size köprü oldu…
Taşlar burada bilinç basamaklarını temsil ediyor; onların her birine bastıkça yeni bir siz oluyorsunuz…
Çünkü geride eski bilincinizden eser kalmamış yani siz artık başka birisiniz; önce bastığınız taşla eski kendinizi öldürdünüz, yeni bastığınız taşla yeniden doğdunuz!
Yani her şey bu dünyada olup bitiyor; ötesi yok. Varsa da bedenlenerek olan bir süreç değil o. Öyle yeni bedene gir, tekrar gel; yok öyle bir şey!
Bırakın bu safsataları; bir inanç sistemini savunan ruhban sınıfının cahil ve fakir halkı uyutmak, onları elinde tutmak, yönetmek, bundan çıkar sağlamak için uydurduğu bir yalan bu! Duygu ve inanç sömürüsünden başka bir şey değil yani.
“Bu sefer olmadı, başka sefere olursun be canım, kafanı yorma. Sen ye iç yat; hiçbir şeyi sorgulama. Ben senin yerine O’nunla bağlantı kurarım, mesajlarını sana iletirim, merak etme, sen bunlara kafanı takma; yeter ki bana biat etmeye devam et,” demenin sinsice kurgulanmış yolu…
Putları kırmak şöyle dursun, insan kılığında yeni putlar yaratmanın, yarattırmanın arsızca tasarlanmış yolu…
Siz reankarnasyonu gerçekten ölüp ölüp dirilmek falan zannediyordunuz değil mi? İşte, alın size reankarnasyon!