“Her yürek kendi şarkısını söyler” demiş Maksim Gorki. Ne güzel demişsin be Maksim Canım. Her kalbin şarkısı kendine özel onu da kalpte olanlar, kalpten kalbe bağlantı kurarak hissederek duyarlar. Kalbinize şefkat gösterin. İlla dışarıdan beklemeyin dostlar. Dış etkenler mutlu ettiğinde mutlu, mutsuz ettiğinde mutsuz olursunuz. Sizi, bağımlı hale getirir bu duygular.
Hayatınızın dümeni ellerinizde olsun. Bir dostum geçenlerde güzel dedi; “Gülay’cığım farkındalık içten dışa, dıştan içe olur” diye. İçimizde bulalım önce her şeyi, sonra dışarıdan gelen rüzgara karşı daha dayanıklı ve esnek oluruz. Teninizde rüzgarın esintisini hissedin, saçlar uçuşsun her daim:) Bu hayatın başka türlü geçeceği yok.
Nereye baksan, hep olumsuzluk, sanki biri özel düğmeye basmış da her şey olumsuza gidiyor gibi. Pazar fiyatlar almış başını gitmiş. Biraz önce pazardaydım, şöyle bir etrafta konuşulanlara kulak kabarttım. Herkes “Bu ne ya hu? Her şey almış başını gitmiş” diye söyleniyor. Biraz daha yürüdükten sonra gördüm ki, birçok stantlar boştu, şaşırdım. Tenhaydı kalabalık olan Cumartesi pazarı. Ben de marul aldığım Mustafa’ya sordum.
“Nerede bu boş alanlardaki esnaf?
“Çok pahalı hal, mal alamadıkları için gelemiyorlar.” dedi suratını asarak.
Mustafa, sağlık ile ilgili bir bölümü bitirdi bu yıl üniversite de, onun için sık sık sohbet ederim onunla. Sağlıkta çalışmayacağını söylemişti daha önceden. Bugün de; ”Artık kesin karar verdim, piyade olacağım askeriyede, buralarda yaşanmaz” dedi ve devam etti sözlerine
”Dağlarda, mis gibi tek başıma olayım daha iyi” diyerek de gülümsedi azıcık.
“Babanlar seni özler” dedim
“Özlesinler, azıcık kıymetim bilinsin, oğullarının değerini anlasınlar” diyerek, bir yandan da müşterilerin isteklerini veriyordu, titizlikle. Demedim değersiz mi hissettirdi annenler, babanlar diye. İşime vazife değil diye düşündüm sonra. Belki de bu benim ön yargımdır, hakkın yok Gülay sana ne dedim düşünceme sessizce. Sonra
“Tamam sağ ol marul verir misin bana “dedim
“Yirmi beş lira “ dedi.
“Olsun ver ayda bir yiyelim bari “dedim gülüştük ağlanacak halimize.
“Kış biteli pancar yemedim, kaç lira oldu renk güzeli pancar?”
“Elli, havuç da elli” dedi. ”Tamam onlardan da karışık yarım kilo alayım” dedim ve bir poşet uzattı sağ olsun, seçerek biraz havuç, biraz da pancar aldım. Beş yüz lira çekmiştim bankadan bitti sayılır nerdeyse.
Aldığım şeyler, yarımşar kilodan börülce, taze fasulye, kiraz, kayısı, maydanoz, roka, soğan, patates, patlıcan, biber (Barış Manço gibi oldum, şarkı söylemek geldi neşeden içime bu fiyatlardan. Hani üzülmedim desem yalan olur, lakin üzüntünün beni ele alıp da öyle diplere çekmesine izin vermedim tabii ki.
Neyse Mustafa’dan ayrılıp, az öteye Yüksel Abiye günaydın diyerek selam verdim. Çok severim onu, kendi halinde sessiz sakin, hiç bağırmadan bir köşecikte, roka, pazı, maydanoz, biber kendi bahçesinden getirir ve de çok da uygun fiyata satar. Onunla hoş sohbet ederim her pazara gittiğimde, seviyorum bazı konulardaki fikirlerini. Hoş, birçok güzel insanım var pazarda. Elmalı’dan gelen Hatice Abla, Veli Abi var. Bana daha uygun veriyorlar sağ olsunlar. Hele bugün kayısı gelmiş
“Kaç lira Veli Abi” dedim.
“Otuz beş lira” dedi
“Yapma abi ya” dedim
Sessizce “Sana 20” dedi, karısı Hatice de tamam diye göz kırptı. Çok tatlılar onlar ya, sabahın beşinde kalkıp ürün toplayıp, Elmalı’dan (Antalya’nın en kadim ilçesinden) geliyorlar, hep giderim Elmalı’ya. Dostlarım da var orada, kıymetlimdir hepsi. Neyse herkesle hoş sohbet derken, pahalılığın getirdiği, mutsuzluk enerjisinden çıkarttım biraz kendimi. Ben tek başımayım tamam, kendim için değil, çoluk çocuğu olan insanları düşünüyorum. Herkese yaşam ve geçim kolaylığı olsun diyorum.
Neyse bu günlerde geçecek, neler geçmedi neler diyor içimdeki umut dolu ruh canım, meleğim, aşkım o benim. Bugün neşeli şükür. Her şeye rağmen gülümsüyoruz dostlar. Gülümsemek, huzur, dürüstlük ve iyilik yapmakla daha çok bereketimiz artar. Şikayet ettikçe mutsuzlaşıyorum.
”Etmemek de elde değil “dediğinizi duyar gibiyim. Mümkün olduğunca şikayet etmemeye çalışıyorum. Çözüme odaklanıyorum. Bir orta yol bulmak lazım canlar.
Hadi ben kaçtım çok yapacak işimiz var bugün. Ve Antalya bugün poyraz rüzgarında şimdiden 39,40 derece gösteriyor. Ormanlarımızı koruyalım, temiz tutalım, şişeleri, çöpleri çöp kutusuna ya da yanımıza alalım. Ateşten uzak duralım, rüzgar çok güçlü. Sevgiyle, saygıyla birbirimize birlik halinde olalım. Düşmanlık, ayrımcılık hallerinden uzak kalalım. Dedikodu, gıybet, yalan, dolan, aşırı fanatik ilgi alanlarımız bizim enerji alanımızı(aura) zayıflatıyor ve olumsuz enerjilere maruz kalıyoruz. Aman ha frekansımızı yüksek tutalım ne olur bu önemli. Ülkemizin birliği için güzel günler olsun.
Umutsuzluk diyarı değil burası diyen Sevgili Mevlana’yı da anmadan geçmeyelim. Her şeye rağmen ayaktayız, yaşıyoruz ve elimizden gelenin en iyisini yapmak zorundayız. Hayat bu, yaşamak bu zaten. Yılmak yok diyor kalbim bana. Bazen yılgın, yorgun hissediyorum, kalbim böyle konuşunca kendime geliyorum. Kalp sesimi şarkımı söylüyorum ve senfonim çıkıyor ortaya. Gülay’ın senfonisi.
Seviyorum sizleri, Mutlu kalın, Aşk’la
Gülay Canınızdan.
🌹
Sevgiyle kalın
Böyle bir ekonomi, bu derecede bir pahalılık ancak Gülay Hn’ın güzel kalbi ve sözleri ile biraz olsun hafifleyebilirdi.. Ve elbetteki umut lütfen hiç eksilmesin..
Gülay Canimmm ✨
uzun ince bir yoldayiz gidiyoruz gündüz gece
selametle olsun yollar
Neş’en, kahkahan bol olsun canımcığım, kalemine sağlık.
Kalbinin senfonisine katılıyorum. İyi ki varsın can ve iyi ki hayatının müziğini duyanlar var. Yoksa dış etkenlerle insan kalabilmek pek mümkün değil. Teşekkürler neşeni bizlere bulaştırdığın için.
Gülay Hocam da böyle ibir yazı yazdıysa, vay ülkenin haline 🙂