İnsanın en büyük savaşı yine kendisiyle oluyor. Kafanızın içinde ne kadar olumsuz düşünce varsa kafanızdan ilk önce onları yok etmeye odaklanmakla işe başlamalısınız. Tecrübeyle sabit, size ait olan, hep yanı başınızda olan pırlanta pırıl pırıl parlamaya devam ederken siz pırlantanın üzerinde yer alan minik toz parçalarına merceğinizi doğrultursanız toz görürsünüz. Halbuki pırlanta hala pırlantadır. Pırıl pırıl parlıyordur.
Olumsuz cümleler, olumsuz düşüncelere yoğunlaştığınızda iyi olanı, gerçek olanı ve güzel olanı görme olasılığınızı en aza indirmiş olursunuz. Olumsuzluklara odaklandığınızda ise dipsiz bir kuyuya doğru çekilmeye başladığınızı hissedersiniz.
Ama burası çok önemli “Kabuğunuzu kırıp çıkmanız sadece an meselesidir ve sadece sizin seçiminizle olur. Bir başkasının değil!”
Hepimiz insanız. Zaman zaman yaşadığımız karmaşalar, hayat yolculuğumuzdaki olumsuz olaylar ve düşünceler bizleri farklı düşünmeye zorlar. Farklı düşünmek doğruyu bulmak için kendimizle verdiğimiz bir mücadeledir ve her bir mücadele aslında bizi biz yapan tecrübelerdir.
Her ne hissederseniz hissedin kendinizi yenik güçsüz hissettiğiniz için kendinize acımak kurban psikolojisine girmek kendinize yapacağınız en büyük kötülüktür aslında. İnsan bazen ne yöne gideceğini de bilemeyebilir. Yolun ortasında da bekler, tökezler, düşer ,dipsiz bir kuyuda gibi de hissedebilir, hatta hata da yapabilir. Bunlar gayet normal ve olağandır. Önemli olan bu olağan durumların sadece olağan olduğunu kabul edip, tüm bu sürece rağmen çare aramanız, içinizdeki çöküntü ile mücadele etmeyi bırakmamanızdır. Bir hata yaptıysanız kendinize “Nasıl bu hatayı yaptım ben?” diye kızmak yerine içinizdeki çelişkili durumlar için kendinize sımsıkı sarılarak, olumlu düşüncelere yoğunlaşarak çözüm yoluna gitmelisiniz.
Her neye odaklanırsanız beyniniz onu büyütmeye programlanmıştır. Cama vuran yağmur damlalarını düşünün. Camın üzerindeki damlalara odaklanırsanız damlaları görürsünüz. Ama fokusunuzu değiştirip, camdan dışarı bakmaya odaklandığınızda manzaranın tadını çıkarmaya başlarsınız.
İyi hissetmek gerçekten sadece bir seçim…
Terazinin neresinin ağır bastıyla alakalı bir durum. Tabii ki şöyle bir durumda var. Eğer değerlendirdiğimiz konu her ne ise olumsuzlukları ağır basıyorsa o ayrı bir konu tabii ki. O zamanda yine çareler arama yoluna gideriz. Olmuyorsa da mümkün olmayan şeyler için mümkün olmayanın olmayabileceği gerçeğini kabul etmemiz gerekir. Bu da yine iyileşme sürecindeki en önemli basamaklardan biridir.
Zümrüdüanka kuşu gibi küllerinden doğmak için ilk önce yanmak gerekiyor.
“Yeniden doğmak için önce ölmek gerekir”