Samimiyetle güven kol kola yürür; birlikte var olur, birbirlerinden güç alırlar. Güven oluştuysa samimiyet hissedilmiş demektir. Samimiyet varsa güvenin oluşmaması olanaksızdır.
Tabii bunun için ikisinin de gerçek olması gerekir çünkü bu ikisi insan ilişkilerinin temel bileşenleridir; taraflarca ne kadar çabuk hissedilir ve oluşturulursa bu ilişkiler o kadar sağlam olur.
Bir ilişkinin sağlam olmasını destekleyen iki unsur daha vardır, o da sözünü tutan, tutarlı insanlar olmaktır. Bunlar yoksa -domino etkisiyle- hepsi yıkılır.
Örneğin birine “seni ararım,” diyorsanız onu arayın, “geliyorum,” diyorsanız gidin, söz veriyorsanız tutun, bunları da söylediğiniz zamanda yapın çünkü insanlar lafa değil eyleme bakar; bu da sizin dürüst olduğunuzu gösterir.
Ha tabii bir de inanç konusu var; siz ne yaparsanız yapın, ne kadar dürüst olursanız olun, iletişim kurduğunuz kişi size inanmıyorsa yapılacak bir şey yoktur. Ya o ilişkinin zamanı değildir ya da o kişi size göre değildir.
Siz kendinizden eminseniz ancak her şeye rağmen bu konuda onu ikna edemiyorsanız bilin ki bu durum onunla ilgidir; ya bir travması vardır, o yüzden o ilişkinin zamanı değildir ya da o gerçekten samimi biri değildir.
Tabii konunun farkında ve bir adım ötesinde biri olarak bu durumu açıkça konuşun onunla, neler olduğunu sorun ona. Hala tatminkar bir cevap alamıyorsanız, o kişi yuvarlak laflar ediyor, kıvırıyor ya da net cevaplar vermekten kaçınıyorsa “canın sağ olsun,” deyin, çekilin.
Günümüzde arka arkaya gelen talihsiz olaylardan sonra çoğu kişinin ayarları bozuldu; hiç ummadığınız kişilerde bile yanar döner haller, davranış bozukları görebilirsiniz. Bu nedenle takılmayın, her şeyi üzerinize alınmayın, konuyu kişiselleştirip ona farklı anlamlar yüklemeye kalkmayın.
Bu farkındalıkla hareket edin; bırakın layık olduğunuz ve size layık olan kişiler sizi bulsun.
Yazdıklarımın ışığında hepinizin sağlıklı ilişkilere yelken açmanızı dilerim…