Ağlayın
Ananızın ak sütü gibi helaldir gözyaşlarınız size.
İçinizdeki değersizlik duygusuna ağlayın üstelik hıçkırarak ağlayın ki sizi terk etsin artık o duygu….
Üzerinize örtünen ve sizi esir alan onaylanma duygunuza ağlayın, bağıra bağıra ağlayın artık ne onaya ne de fark edilmeye ihtiyacınız kalmasın
Boğazınıza düğümlenen anlaşılma kaygınıza ağlayın, boğazınızdan dışarı devasa nehirler taşsın ve artık insanların sizi anlayıp anlamaması umurunuzda olmasın
Ağlayın, ağlayın, ağlayın… İçinizde olan göremediğiniz ama doğduğunuzdan beri gelen çocuğun ve onu içinde taşıyan sizin sevilme ihtiyacınıza ağlayın. Sevilme aşkınıza küfrederek ağlayın, kimsenin sizi sizden daha güzel sevmeyeceği o ana kadar kusarak ağlayın ve gözlerinize bakın… Orada gördüğünüz şeyi bütünüyle sevin….
Ağlayın ve kendinizi daha çok sevin. İster patron olun ister öğretmen ister asker olun isterseniz doktor, mesleğinizin ne olduğunun, kaç yaşında olduğunuzun hiçbir önemi yok, sebepsiz gülmek kadar sebepli ağlamak ve özgürleşmek en çok ihtiyacınız olan şey. Haydi artık, kabuklarınızı kırın ve onları gözyaşlarınızla yumuşatıp dökün ruhunuzdan, bilincinizden, bedeninizden.
SEN’in SEN’inle olan yolculuğunda, kimse senin acına senin kadar yanmayacaktır… O yüzden… Ağla… Ağla… Ağla… ve Özgürleş….
Ağlayabilmek ;insana has bir özellikken -bilmem nasıl ve ne şekilde oldu-,değerini kaybetti ve zayıflığın,acizliğin vb.duyguların göstergesi olarak kabul edildiğinden dolayı istenmeyen özellikler kategorisine atıldı.:(( Oysa ki arifler derki;ilahi aşk hassas gönüllerde bulunur ,aşığın gözyaşında saklıdır bütün sır.Ağlamayan yürek neye yarar ,katı gönül kimi sever ,kimi sarar?Ağlayın doyasıya ağlayın ki ılık gözyaşları katı gönülleri yumuşatsın ve doyasıya birbirimizi sevmeye başlayalım .