Adına insan denilen varlık, diğer mahlukat ve varlıklardan farklı olarak, bir ve bütündeki gerçek gücümüzü, şimdi burada yani her zaman an’da olduğumuzda dingin tanık durumunda olduğumuz demektir. Bu mevcut durumumuz gösteriyor ki deneyim ve edindiğimiz tecrübelerin ötesinde, bir ve bütünde olmanın, an’da olmanın gerçeği bizzat kendi zihnimizde netleştirerek pratiğimize yansıtabilme halimizdir.
Bizler düşüncelerimizi oluşturduğumuzda, zihnimizde ne zamandan bu yana negatif düşünce kalıplarına ya da bir hastalığa, berbat bir ilişkiye veya para sıkıntısına sahip olduğumuzu veya ne zamandır kendimizden nefret ettiğimiz şeklinde kendimizi sorgulamalıyız.
Eğer düşünce kalıplarımız bu şekilde oluşmuş ise, tez elden gayretimizi gösterip aslında içinde bulunduğumuz bu durumu hemen bugün değiştirmeye başlamalıyız. Mutlak şekilde başlattığımız bu değişim ve dönüşümü başarabilmeliyiz.
Alışkanlıklarımız, taşıdığımız düşünceler ve tekrar tekrar kullandığımız sözcükler aslında bizler şimdiye kadarki hayatımızı ve deneyimlerimizi yaratarak onları bizzat kendi hayatımıza çekmiş olduğumuzu kavramalıyız. O halde bütün bunların farkında olursak eğer, öncelikli olarak bugün, bu an‘da düşüncelerimizi ve söylemlerimizi mutlaka pozitif olarak değiştirmeliyiz.
Kullanım olarak seçeceğimiz kelimeler ve düşündüklerimiz yarınımızı, geleceğimizi yaratabilmelidir. Çünkü, gerçek gücümüz daima yaşanan an‘dadır, şimdi ve buradadır. Biz, zihnimizde ve düşüncelerimizde en çok neyi düşünüp oraya odaklanırsak, esas olarak da onları kendimize çekmiş olur ve onu yaşamış olacağız. Bizler farkındalığımızla bizi varoluşa uyandıran ve düşündüklerimiz ile kullandığımız kelimelerden oluşan söylemlerimiz olduğunu bilmemiz lazım.
Oysaki bizi esas olarak bize hazırlanan yaşamla buluşturan bir ve bütünümüzdür bizi mutlu olarak yüce varoluşla buluşturmaya kılan gerçekliğimizdir…“