Bugün ne kadar büyüdün?

Bir gülümseyişe ne kadar çok şey sığdırabilir insan? Geçmişini sağdırabilir. Geleceğini sığdırabilir. Bugününü sığdırabilir. Neler hissettiğini, neyin onu ürküttüğünü, içinde ne gibi umutlar taşıdığını, nelere bir türlü alışamadığını, neyden vazgeçmediğini, neye karşı hâlâ içinde bir heyecan duyabildiğini, neyle vakit kaybetmek istemediğini, neyin onun için değerli olduğunu, neyin eskisi kadar değer taşımadığını, neyi hâlâ anlamadığını, neyi artık daha iyi anladığını, neyi fazla kaçırdığını, neyin eksik kaldığını, nerede yenilgiyi kabul ettiğini, neyi direttiğini, ne için daha erken olduğunu, neye geç kaldığını, neyin vaktinin gelmiş olduğunu…

Bugün ne kadar daha büyüdün?

Bir gülümseyişe, bir bakışa, dudağındaki titremeye, nefesinin sesine ne kadar çok şey sığdırabilir insan?
Bir bavula her şeyinizi sığdırabilirsiniz. Hayallerinizi, hayal kırıklıklarınızı, kabul ettiklerinizi, kabul edemediklerinizi, geride bırakışınızı, yeniden başlayışınızı, canlılığınızı, kalbinizin atışını, içinizin sıcaklığını, dilinizdeki tarçınlı akide şekerini, sessizliğinizi, sesinizi, nefesinizi, hareketinizi, durup bekleyişlerinizi, yola çıkışlarınızı, dönüp gelişlerinizi, bir daha gitmem deyişlerinizi, yine gidişlerinizi…

Ya da gülümseyişinize sığdırırsınız hepsini, bırakırsınız bavulu, kendinizi alırsınız yanına, olmanız bekleneni bırakırsınız geride ve bakarsınız ki bu kadarı, tüm ihtiyacınız olanı, yürürsünüz. Her şey de sizinle yürür. Birlikte büyürsünüz.

Bugün ne kadar daha büyüdünüz?

Yazar Hakkında

25 Şubat 1989’da fırtınalı bir gecede dünyaya gelmişim. Üç gece ha doğdum ha doğacağım diye hastane yollarını teptirmişim. En nihayet emin olup yeryüzüne inmişim. Fırtınayı hep sevdim, sağlamcılıktan da vazgeçmedim. Lise zamanlarına kadar epey inek bir öğrenciydim. Harçlıklarımla yeni test kitapları alır, test çözerken şarkılar söylerdim. Bir müddet babaannemlerle yaşamıştım. Babaannemin bu değişik çalışma biçimime olan şaşkınlığını hissederdim. Çalışmayı hep sevdim, kendi yönetmlerimle bunu yapmayı daha çok sevdim. Fen lisesini kazanmıştım. ‘’ Bu öğretmenler beni değil notlarımı seviyor! ‘’ diye fabrikatör kızıyla fakir ama gururlu delikanlıyı andırır bir duygu krizi yaşamıştım. Bu benim için dönüm noktasıydı. Artık daha az çalışıp daha çok yaşıyordum. Rehber öğretmenimle düzenli görüşmelerim oluyordu. Kendimi sosyal çalışmalara verdim. Fen lisesinde bunu( şiir dinletisi, tiyatro ) yapmaya kalkınca biraz ortalık karışmıştı. İTÜ Mimarlık fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması bölümünü kazandım. Konservatuvar istiyordum. Üç sene boyunca her aralık ayında okulu bırakıp konservatuvar sınavlarına hazırlandım, olmayınca geri döndüm ve en nihayet ‘’ Her şeye rağmen bırakıyorum! ‘’ deyip yarı zamanlı, özel bir konservatuvara kaydım olmuş buldum kendimi! Bu zaman zarfında part- time bir fast food firmasında kasiyer olarak( bir buçuk yıl ) ve ardından bir kafede falcı olarak( üç buçuk yıl ) çalıştım. Açıköğretimden sosyoloji bölümüne kaydımı yaptırdım. Son sınıftayım. Üç aylığına Antalya’ya gidip iki buçuk sene orada yaşadım ve birçok ruhsal eğitim( Reiki Master, EFT( Duygusal Özgürleşme Teknikleri ), Şamanik rüya, Yaşam koçluğu, Meditasyon… ) alarak kendi derinliklerime bir yolculuğa çıktım. Deneyimlediğim Tarotu yeni bir bakışla yorumladım ve ona, bünyesinde barındırdığı numeroloji ile astrolojinin inceliklerini kattım. Şimdi yazıyorum, aslında okuyorum ve bunu seviyorum. Sizi seviyorum, Hüseyin Akdağ

Benzer yazılar

Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Murat Tali
Yönetici
25 Kasım 2022 11:17

Hayata dair unuttuğumuz en güçlü ve dirençli halimiz, gülümseyişimiz… Onu unuttuğumuzdan beri, acı ve arayışımız hiç bitmedi. Kalemine sağlık güzel insan

1
0
Would love your thoughts, please comment.x