Hastalıktan uyanmak

İnsan Çocuğu, bütün varlığını hastalıklı hale getirmek için yıllarca emek harcar. Çürümüş düşünceleri, kendisini hasta eden eylemleri ile bir ömür geçirir sonra bir gün bütün bunların kendisini bitirdiğini fark eder ve çare arar. On yıllar boyunca kirlettiği ve hastalıklı hale getirdiği bedenini ise, tek dokunuşla iyileştirecek çareler aramaya başlar, üstelik zihninde tek bir detayı değiştirmeden bunu ister. Sihirli dokunuşu ister, mavi ya da kırmızı hapı ister, tanrısının gelip onu iyileştirmesini ister…

Hastalıktan uyanmak

İster de ister ama asıl olanı yani kendisini görmek aklına gelmez… Üstelik bu hastalıklı davranışlarıyla sadece kendisini değil çevresindeki diğer insanları da hasta ettiğini fark etmez…  Hastalıklı davranışlarına devam eder ve ilk olarak yakın çevresini kendi kısır döngüsüne mahkum eder. Aile bireyleri, dostları bu davranışlardan ilk nasiplenen kesim oluyor genelde. Narsistik bir iradesizlik ile kendisiyle birlikte çoğu insanı mağdur yapmayı başarır, insan çocuğu…

Buna hayatın dersi mi dersiniz? Yoksa birilerinin ruhundaki arızanın bütüne yansıması mı dersiniz? Bilemem! Ama artık İsa olmamak gerekiyor. Bir yanağına tokat atana diğer yanağını çevirmek hastalığın sürekliliğini sağlıyor. Bu garip döngüyü insanlığa öğreten etik olmayan toplumsal kurallardan da özgürleşmek sağlıklı bir yaşam sürmek için gerekli bir hareket olacaktır. Davranışı sergileyen bunu gayriihtiyari yapıyor olabilir, bilinçsizce de yapıyor olabilir fakat maruz kalan bunun farkında ise bunu engelleyecek hamleyi kolaylıkla gerçekleştirebilir.

Bir tokat atılmasına izin vermeden önceden savunmayı öğrenip tokadı engellemek engelleyemiyorsak da karşılığını vermek gerekiyor. Kral çıplak ve masumlar korumasız ve tanrı da inip masumlara yardım etmiyor. Dersler, karma, kısırdöngü, kuyruğunu yiyerek kendini tüketen Ouroboros, günah, sevap, merhamet, acıma duygusu ve uzayıp giden listede birilerinin arsızlığına göz yummak tüm dünyayı hastalıklı hale getirdi…

Sihir var mı? Bilmiyorum
Mavi hap ya da kırmızı hap iyi gelir mi? Bilmiyorum
Tek dokunuşla iyileşmek mümkün mü? Bilmiyorum

Fakat, iyileşmek için içindeki o karmaşa içinde yitip giden benliğinin etrafını saran birbirine dolaşmış ip yumağını çözmek gerektiğini biliyorum. Her çözülen düğüm iyileşme yönünde atılan bir adım olacaktır. İpler kesmek süreci dönüştürmez tam tersine bağlamsız huzursuzluklar ve mutsuzluklar doğurmaya sebep olur. Bu yüzden, oturup en baştan beri kördüğüm haline gelmiş her bir eylemi ve davranışı tek tek çözüp, hastalıktan, hastalıklı davranışlardan ve düşüncelerden özgürleşmek gerekiyor. Asidik bir yaşam sürerken, sağa sola sıçratıp herkesin bedeninde ruhunda iz bırakmamak için bunlar şart ve artık uyanmak şart oldu…

Siz hastaysanız oturup önünüze koyun tüm hastalıklı düşüncelerinizi ve temizleyin. Çevrenizdekilerde varsa hastalıklı durumlar ya hayatınızdan çıkartın ya da ciddi silkeleyin kendisini. Başka türlü dönüşmek mümkün değil… Başka türlü kurtuluş olmayacak… Başka türlü büyük dönüşüm gerçekleşmeyecek. Uyanın… Kral gerçekten çıplak…

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

5 Yorum

  1. Gülay Şimşek

    Kalemine sağlık Sevgili Murat ,
    Dediğin gibi kendimizle ilgili hastalıklı , düşünceleri fark edip iyileştirebiliriz tabii ki. Diğer insanları, özellikle en yakınımdakileri de değiştirmeye çalışmak da bir hastalık. Kendimi keşfetme yolculuğum başlamadan önceki geçmiş hayatımda bunu çok yaptım, yıprandım tabii ki. Öyle alışkanlık olmuş ki bu değiştirme hastalığı sinir sistemimde yıllarca etkisi sürdü Ve farkındalığım kendime döndükçe, kendi dönüşümüm oldukça baktım ki artık dışarısı ve etrafım da kalmadı. Eski benin duyguları, düşünceleri her şeyi ile yeni Ben’e teslim olunca oldu bu. Eskiden ki insanlarda kalmadı hayatımda. Yeni seni istemiyorlar, yürümüyor bir şeyler o insanlarla. Bu da kendimi kabule geçtikten sonra, başka insanları da oldukları gibi kabul et diyen bir sürü spiritüel, tasavvufi öğretilerle de ilerlemeye çalışırken yine kendi sınırlarımı koruyamadığımı fark ettim. Aynalık meselesi bu. Herkes senin aynandır, okey bir zamanlar ki eski benin aynasıydı belki gidenler ya da yeni gelenler. Onlara da kızmıyorum ilerledim yol aldım diye küçümsemiyorum, saygı ile davranıyorum, ya da uzaklaşıyorum.

    Saygı duyulmayacak insanı da aynam diye de tepeme çıkaramam, istekleri artıyor insanların duygusal olarak. Etrafımda da görüyorum, sen bir zamanlar bu konuda gayet güzel açıklamalar yapmıştın sağ ol Murat, büyümeme katkı ı olmuştun. İyi de ben sağlıklı sınırları öğrenmeden, onlara hayır demeyi bilmeden, bu aynalık insana zarar da vermeye başlıyor. Bunu kendimde geçmişte görüp çok şükür artık öğreniyorum ki yok böyle bir şey. Herkes ile aynı olamam, vardır geçmişten bazı parçalarım alıp kabule geçiyorum diye suçluluk duyguları gelişti o dönem bir de onları arındırmakla meşgul oldum. Şöyle ardıma yaslanıp bir rahat edeyim artık değil mi? Başkalarının hastalıklı düşüncelerini, hallerini de almaktan vazgeçiyorum artık.

    Nerede evet, nerede hayır demeyi öğrenmek güzel bir farkındalık. Bu da seçim yapabilme becerisini geliştirmekle ilgili efenim:)
    Seçim yapabilmek için de geçmiş paternlerden sinir sistemini, düşünce ve otomatik pilottan çıkarmak gerekli . Yani uzun iş be cancağızım, emek vermek gerekiyor, birey olma yolculuğu bu, kendini bilme tanıma yolculuğu.

    En sonunda kendine denk geliyor insan, orada karşılaştığı kişi ile nasıl bir ilişki içinde olacağın da sana bağlı:)
    Uzun oldu yorumum sağ ol emeğine sağlık.

    Saygılar

    Yanıt
    1. Murat Tali

      Senin iyileştirme sürecinle ilgili kısmı mesleki bir yönelim olarak algılamak istiyorum 🙂 Varlığın, sözlerin, yazıların yüzlerce insana şifa oluyor. Şifayı hak edenlere ve şifalanmak için yola çıkanlara denk gelmek bu yazının dışındaki bir mevzu. Değişim ve dönüşüm için elini uzatan herkese elimizi seve seve uzatıyoruz zaten. Bizim çevremizi saran ve hasta olduğunu kabul etmeyip onu, sana bana bize dayatanlarla yaşadığımız şeyler yorucu oluyor. Yoksa hayat çok güzel, yaşamak da öyle…

      Yanıt
  2. Aynur Keskin

    Hastalıklı insanları alanımdan uzaklaştırdıkça yaşadığım özgürlük ve rahatlık hissini anladığım anda o kişilerin de bu hallerinin sadece kendileriyle ilgili olduğunu keşfettim. Narsistlik bir seçim mi bilmiyorum tedavi edilir mi onu da bilmiyorum fakat birileri onların haddini bildirmedikçe iyileşme yolunda istekli ve farkında olmayacaklar muhtemelen.

    Yanıt
    1. Murat Tali

      Bazen hatta sık sık seçme şansımız olmadan o ortamın içine doğabiliyoruz. Kimi zaman da öyle derinlere işleyen bir alışkanlığa dönüşüyor ki bu haller farkında bile olmadan ölene kadar taşıyabiliyoruz bu halleri. Mesele fark etmek ve uyanmakla da mümkün çözülmüyor, kestirip atınca dönüşüyor insan çocuğu. Kestirip atmayı da hiç öğretmediler… Çünkü bunun olması kimsenin işine gelmeyecekti. Ne bireylerin, ne toplumun ne de diğer tüm öğretilerin….

      Yanıt

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir