Hayal edin

Hayal edin; uzay çağını aşmışız, hepimizin altında uçan arabalar, uzaya tatile gidiyoruz, ışınlanmayı ha buldular – ha bulacaklar, bir de yiyeceklerimizi haplar halinde alıyoruz. O haplar daha ağzımızdan girdiği anda ihtiyacımızı analiz ediyor, ne kadar protein, karbonhidrat, yağ, vitamin, mineral, vs. ihtiyacımız varsa hesaplıyor ve o şekilde vücudumuzda sindiriliyor.

Hapa kadar hayal edebildiniz değil mi? Ancak şu hap işi… Yok artık, o kadar da değil…
Peki size bu “teknoloji”nin şu anda var olduğunu söylesem?
Hatta binlerce yıldır…
Hatta insanoğlu var olduğundan beri!…
Kimileriniz anladı, anlamayanlar için ipucu veriyorum; bu özel teknolojiyi annelerin vücutları her gün bebekleri için üretiyor.

çocuk-ve-anne

Arizona State Üniversitesi’ Tıp fakültesi İnsan Evrimi ve Sosyal Değişim Okulu’nda Biyolog Doçent PhD Katie Hinde’nin çalışma raporuna göre; Bebek annesinden süt emerken bir vakum yaratır ve bu yolla bebeğin tükürüğü annenin meme ucu içinden içeri sızar. Orada bulunan reseptörler hemen harekete geçerek tükürüğün içeriğini analiz eder ve bebeğin içtiği sütün immünolojik kompozisyonunu bebeğin ihtiyaçlarına göre yapılandırarak, bebeğin ihtiyacı olan gerekli patojenler ve antikorlar içeren bir süt içmesini sağlar. “Ters Yıkama” adı verilen bu olay anne sütü ile beslenen bebeklerin bakteri ve virüslere karşı dirençlerini de açıklamaktadır.

Ayrıca artık kesin olarak biliyoruz ki, anne sütünün muhteviyatı, bebeğin gelişimiyle doğru orantılı olarak değişiyor. Hatta gün içerisinde daha bol şekerli, az yağlı bir süt üretirken, gün sonunda (bebek için daha doyurucu olan) bol yağlı bir süt üretiliyor. Elbette protein, karbonhidrat, mineral, vs. oranları da bebeğin günlük, haftalık, aylık gelişimine göre değişiyor.

Buna benzer şekilde, eğer bebeğin vücut ısısında bir değişiklik varsa (örneğin ateşi çıkıyorsa) sütün ısısı da buna göre değişiyor. Ateşi olan çocuğa soğuğa yakın süt, üşüyen çocuğa ise sıcağa yakın süt üretiliyor.

Tüm bunları öğrenince insan kendindeki muazzam kaynağa hayret ediyor. Tüm bunları bilip de “ya biraz da mama vereyim, yoruluyorum, hem nereye kadar emzir emzir?” diyen anneleri sarsarak kendilerine getirmek istiyorum. Yorulacağız hanımlar, yorulacağız, uykusuz kalacağız, göğüslerimiz yara olacak, hatta kanayacak, bazen isyan da edebilirsiniz , sonra o dişler çıkacak ve ısırılacağız, bebek biraz büyüyünce yol ortasında “MEMEEEE” diye bizi utandıracak….

Ne olursa olsun, elimizden geldiğince uzun süre emzireceğiz, uzmanlar 2 yıl diyor, o zaman 2 yılı zorlayacağız. Zira yukarıda yazdığım özelliklerde bir mama, devam sütü veya ek gıda tahminlerime göre önümüzdeki 1.000 sene kadar daha üretilemeyecek.

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir