Her düşünce bir duadır. Biz farketmesek de, her an dua içindeyiz. Yolda, iş yerinde, ev de farkında olmadan evrene düşünce enerjisi yayıyoruz. Peki yaydığımız enerjilerin ne kadarına hakimiz? Bu enerjilerin bize geri döndüğünü, yaşam şeklimize dönüştüğünü, hatta DNA kayıtlarımıza kadar yüklediğimizi, çoğunu (dönüştüremediklerimizi) bizden sonraki nesillere aktardığımızı bilseydik…
Bir tarla hayal edin. Bu tarlaya her gün binlerce tohum ekmekteyiz. Tohumların yeşerip, büyüyüp, biçme zamanı geldiğinde aralarında istemediğimiz tohumları fark ediyoruz. Çünkü bizler iyiliğimizi düşündüğümüz gibi çoğu zaman olumsuzluklara, istemediklerimize odaklanıp onları yeşertip büyütüyoruz ve sonuç olarak, “Ne ekersek onu biçeriz.”
Düşüncelerimiz bizim yaşama bakış açımızı gösterir. Yaşamla ilgili neyi ne kadar algıladığımız, bütünü ne kadar anlayabildiğimiz ve bunların bilinçaltı kayıtlarıyla ilgilidir. Bilinçli aklımızla olumlu düşündüğümüzü zannederken, bilinçaltımızda öğrenilmiş tecrübelerden çıkardığı etki ve tepki kayıtları saklıdır ve onun için iyi, kötü, doğru, yanlış yoktur. Düşüncelerimiz de bilinç ve bilinçaltı kayıtlarımızla ilişkilidir.
Evrene yolladığımız düşünce enerjisi evrenin çekim yasasına girer. Evrenin çekim yasasına göre hangi düşünceyi (dua’yı) evrene gönderirseniz o size geri yansıyacaktır. Düşünceyi yönetmek hiç kolay değildir, genellikle yorucudur. Cehennemimizi yaratabildiğimiz gibi cennetimizi de yaratabiliriz. Bu bir parça öz disiplin ister.
Korkularımızı, olumsuzluklarımızı, öfkemizi, kırgınlıklarımızı dönüştürebilirsek düşüncelerimizi de, nasıl daha iyi yönlendirebileceğimizi öğreniriz. Tıpkı kelime avcılığı gibi düşünce avcılığı da yapabiliriz. Herhangi bir olumsuz düşünce zihnimize geldiğinde “Ne olsaydı benim için anlamlı olur?“ sorusunu kendinize sorun. Zihniniz size göre anlamlı olanı verecektir. Hayatımızda artık bir şeylerin değiştirmeye niyet ettiğimizde bu değişim önce bizden başlar. İstemediklerimize değil, istediklerimize odaklanalım çünkü kendimizdeki olması gereken ilk dönüşüm düşüncelerimizin değişimidir. Enerji her zaman düşünceyi takip eder. Biz neye odaklanırsak onu çoğaltırız. Bu yüzden korkular, öfke, nefret yerine güzelliklere, cesarete, sevgiye, aşka odaklanalım.
Mahatma Gandi’ye ait güzel bir paylaşımla sonlandırıyorum bu yazıyı:
“Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür…
Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür…
Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür…
Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür…
Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür…
Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür…
Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür…”