“Fırtınada kaptanı, savaş meydanında askeri tanırsın.”
Seneca
Satürn, geçtiği burcun niteliğinde ustalaşacağımızı ifade eder. Önümüzdeki üç yıl (23 Aralık 2014 – 20 Aralık 2017) boyunca Yay coğrafyasında yetişen inanç, felsefe, uluslararası ilişkiler, medya ve yayıncılık, hukuk kavramlarının gerçekten ne olduğunu sorgulayacağız ve bu tarlada kendi ürünlerimizi yetiştirmeyi deneyeceğiz. Bu süreçte “At adam Satürn” rehberliğinde, yeteneklerimizi ve inancımızı doğru bir gerilimle hedefe yönelterek, hayatımızın anlamına yöneleceğiz. Kendimizden bir anlam üretmek ve başkaları için de anlaşılır kılmak için, önceden bize neşe ve iyimserlik veren konuları daha sorumlu bir tavırla ele almamız mümkün.
Yay, ateşin dinamik halini sembolize eder ve Satürn’le birlikte okuduğumuzda, ateşe bir form vermekten, görünür ve kalıcı hale getirmekten bahsederiz. İnançlarımızın kişi, olay ya da durum olarak nasıl gerçekleştiğini gözlemleyebileceğimiz bu süreçte, bugüne şekil veren geçmiş inançlarımızla yüzleşme ve sonraki hayatımızı belirleyecek şekilde değiştirme fırsatına sahibiz. Yeni bir dönem ve yeni genişleme fırsatları, tahmin etmediğimiz değişimleri getirirken, yakaladığımız şanslara emek vermeye özen göstermeliyiz.
Tanrılar katında, neden – sonuç ilişkisi içinde görülebilen şeylerin, üç boyutlu dünyamıza yansırken şans, tesadüf gibi zamanlamalarla ortaya çıkıp, dikkatimizi bir konuya yönelttiği durumlar her zaman olur. Zeus’un Satürn’ü ağırlayacağı bu üç yıl boyunca, yüksek işleyişe işte tam da buradan katılıyor olacağız. Zamanımızı belirleyen ve fırsatlar sunan talihi yaratan erdemlerimizi ya da erdemli olmadığımız yönlerimizi fark edeceğiz. Bizi daha iyi bir kendilikten alıkoyan tüm adımların, inançsızlığın adımları olduğunu görme ve ilahi dansa katılma şansına sahibiz. Bu tanım fazlasıyla mistik geliyorsa, “başa gelen durumların” senaryonun tamamında neyi ifade ettiğini görebileceğimiz bir director’s cut’la karşı karşıya olduğumuzu düşünebiliriz.
Tanrı’yla, babamızla ve içinde bulunduğumuz kültürle kurduğumuz ilişki üzerinden nasıl bir yaşam inşa etmiş olduğumuzu görebilir, başka yerler keşfetme güdüsüyle, ışığa çıkmamış ama bizim için belirleyici olmuş umutlarımızı ve inançlarımızı yeniden düzenleyebiliriz. Geçmişte bulduğumuz anlam bize bugünkü işimizi, eşimizi ve yaşamımızı verdi, şimdi yaratacaklarımız ise önümüzdeki dönemin temeli olacaktır. Dolayısıyla bu üç yıl, maddi ve manevi refahın ne anlama geldiğini idrak edeceğimiz şekilde, içimizdeki zenginlikten bir finans yaratma ve inandığımız o gerçeği realize etme döneminde olacağız. 2017 yılının ilk günlerinde, bu konularda biraz dengelenmiş olarak, bir zamanlar fırsat ya da iyi şans olan durumların, bir düzene dönüştüğünü görebiliriz.
2012 Haziran sonunda yaşanan Venüs geçişi sırasında, gerçeğe açılan bir kapıdan geçtik. Bu her birimizin yaşamlarında farklı yerlere, kişilere ve durumlara açılsa da sürekli takılıp kaldığımız maddi tezahürlerin ötesinde var olduğumuzu ve tam da bu yüzden bugün bu üç boyutlu dünyada bulunduğumuzu keşfettik; diğer bir deyişle hiç de üç boyutlu olmadığımızı. .
Bu keşif, Satürn akrep döneminde korkularımızı bilince dönüştürmeye yöneltti. Kendimize karşı samimi olmak – zorunda kaldık; böylece bu dönemde “ötekileştirme” konusu bir hayli gündemde oldu.
Venüs’ün temsil ettiği sevginin yeryüzünde gerçekleşmesinin önündeki engellerin bir bir yaşamlarımızdan kaldırıldığı bu süreçte; Satürn Yay bu kez anlama el atıyor. “Hayatın anlamını henüz bulamadıysan, etrafına bak; bunlar senin buldukların,” diyor. ..
Boğa – Akrep aksında meydana gelen Güneş Tutulmaları’ yla gerçekten neye değer verdiğimizi anlama fırsatımız olmuştu. Şimdi tutulmalar Balık – Başak ekseninde oluyor ve nasıl hizmet edeceğimizi, hem planlı hem de akışta bir ritm ile manevi gücümüzü maddi olana nasıl yönlendireceğimizi keşfedeceğiz. Ruhsal kaynağımızı, maddi bir pınara dönüştürmeye odaklanacağız.
Yay ruhu, soğuk kış gecelerinde, evin bereketini temsil eden sofranın etrafında toplanıp, geleceğe yönelik sohbetlerin yapıldığı aydınlık gecelerin izlerini taşır. Parçası olduğumuz anlamı birbirimizin yüzünde bulmayı ve bilgeliğin verdiği bir “kadir kıymet” bilmeyi. Bu süreyi hayat soframızda olmasını istediğimiz konuları seçip, bunları gerçekleştirmek için çalışarak geçireceğiz, bazen eskiden güldüğümüz konuları ciddiyetle ele almak bizi yorsa da verimli olduğumuzu gördükçe yorgunluğumuz mutluluğa dönüşecektir. .
“Ne olursa olsun iyi yönünden bakmalı ve iyiye döndürmelidir. Neye katlandığın değil, nasıl katlandığın önemlidir.”
Seneca