Camera obscura, bir duvarında küçük bir delik olan karanlık oda anlamına gelir. Karanlık odaya küçük delikten giren ışık, delikli duvarın tam karşısındaki duvara, dışarıdaki manzaranın ters görüntüsünü yansıtır. Kamera makinelerine objektiften giren ışığın oluşturduğu görüntü de karanlık odadaki gibi terstir; fakat aynalar yardımıyla görüntü ters çevrilerek gerçek görüntü elde edilir. İnsan gözüne gelen görüntü de beyne ters düşer; fakat beyin optik merkezde görüntüyü ters çevirerek gerçek görüntüyü elde eder.
Karanlık oda, fotoğraf makinesi ve insan gözünün işleyişi, insanın dünyevi ve ruhsal yaşamını anlatır. İnsan dünyevi yaşamını karanlık odada yaşar. Evrenle bağını, karanlık odaya ışığın girmesini sağlayan tepe çakrasıyla kurar. Tepe çakrasından gelen evrensel ışık, dünyaya evrendeki görüntünün tersini yansıtır. Evrensel ışığın dünyadaki yansıması, evrendeki gerçeğin tersi görünümündedir. Üçüncü göz, bu yansımayı tersine çevirerek insanın evrensel gerçeği idrak etmesini sağlayan bir aynadır.
Üçüncü göz, karanlığın içinde görünmeyeni görür. Görerek karanlığın içinde yoktan yaratır. Yaratımını, baktığı her yöne doğru genişletir. Yokluktan var ederken, yokluğa ayna tutarak olanı tersine çevirir, var eder.
Üçüncü göz, idraktır.
Üçüncü gözün aktive olması idrakla olur.
Olayların içinde olmasına rağmen olaylara tanık olabilen, olayları olduğu gibi görebilen insan, tanrısal bakış açısına, üçüncü bir göze sahiptir. İnsan tanrısal bakış açısına sahip olduğunda, görüneni, görünenin arkasındaki görünmeyeni, görünen ve görünmeyen arasındaki
ilahi işleyişi idrak edebilir. Bu idrak, dünyadaki görüntüyü ve evrensel gerçeği bir bütün olarak görmeyi, yansımaya ayna tutarak gerçeği görmeyi sağlar.
Yansımanın evrensel gerçekliğin tersi olduğunu fark etmeyen insan, dünyevi yaşamında
acı,
korku,
endişe, kavga, karmaşa,
yokluk, düşmanca
ilişkiler gibi yanılsamalara kapılır. Halbuki gerçekte evren sevgiden oluşur. Dünyevi
yaşamın amacı bu yanılsamaları gerçek haline çevirebilmektir.
Karanlık odada yaşayan insan, evrensel ışığı fark ettiğinde, dünyadaki görüntünün aslında evrensel gerçeğin ters çevrilmiş bir yansıması olduğunu anladığında, üçüncü gözüyle yansımayı tersine çevirip evrensel gerçeği olduğu gibi görebildiğinde aydınlanır.
İnsan neyi görür, gözler ve gözetirse, onu var eder.
Kendine bakmak, kendini gözlemek demek, kim olduğunu görmek demektir, kendini var etmek demektir. Hayal görmek, sonsuzluğun içindeki bir gerçekliğin bütün olasılıkları arasından seçim yapıp hayali var etmek demektir. Var etmenin sırrı gözdedir.