Site icon Yuvaya Yolculuk Dergisi

Kırılma Noktası

Hayatta herkesin bir kırılma noktası olur. Bazılarımız 30 yaşından sonra bunu daha çok yaşadığını söylese de ben yaşanmışlıklarımızın kattığı yaşta o kırılma noktasına ulaştığımıza inanıyorum. Arkadaş veya aile ilişkilerinde olsun, iş ilişkilerinde olsun yalanlar, dolanlar, arkadan çevrilen işler, egonun yarattığı samimiyetsizlik, hadi bunu da görmeyeyim dediğiniz her şey, doğru anlaşılamama, inatla çözülemeyen veya çözülmek istenmeyen sorunlar hep sizi büyüten ‘’bir’’ yaştır aslında. Değer verdiğiniz ya da gözünüzde büyütüp değerli olduğunuzu sandığınız insanların gönlünde aslında o kadar da değerli olmadığınızı anladığınız o an kırılma noktalarınızdan sadece bir tanesini yaşamış olursunuz. Ama bugün aslında o anları anlatmak yerine ikili ilişkilerde böylesine çözümsüzlük zamanlarında nasıl bir çözüm yolu izlememiz gerektiğinden bahsetmek istiyorum.

Kırılma Noktaları
Bazı insanlara bakıyorum gerçekten egosu dağlar denizler kadar büyük olmuş ve aslında EGO gibi bir kokainin kurbanı olmuşlar. Günden güne kendilerini tükettiklerinin farkında değiller. Yıkılmaz sandıkları duvarlarıyla beraber tüm yollar kendilerine çıkıyormuş gibi bir edayla salına salına dolaşırlar etrafta. Aslında tabii bu dağın sadece görünen tarafıdır. Diğer tarafında ne yağmurlar yağar ne fırtınalar kopar kimsenin o tarafı görmesine asla izin vermezler. Ama anahtar deliğinden de olsa görmek isterseniz görebilirsiniz o kapının ardını. Bu çok zor değil. Ben böyle insanlarında bir veya birkaç kırılma noktasından sonra bu hale geldiklerine, yani kötü kazanımlar sonucunda negatif olarak dönüştüklerine inanıyorum. Evet bir psikolog değilim ve kimseyi tedavi edebilme gibi bir yeteneğim yok. Ama böylesine çözümsüz insanlar karşısında bile iyilik kalkanımı her zaman hazır da tutarsam en azından kendimin kötü yönde dönüşmesine engel olabilirim. Hem o insanın, ne yaşamış olabileceğini düşünmek bile vicdanıma iyilikten başka bir şey kazandırmıyor. Tabii ki her şeyin bir sınırı olduğu gibi anlamanın da bir sınırı var. İlk önce bir el uzatırsınız, egosu ve gururu ile karşılaşırsınız. Sonra bir sessizlik gelir uzaklaşırsınız. Sonra bir el daha uzatırsınız yine bir ego duvarıyla çıkmaz bir sokakta olduğunuzu fark ettiğiniz an isteseniz de istemeseniz de içinizdeki tüm çiçekler ölür ve kış gelir… Artık baharı siz getiremezseniz, çünkü çiçekler ölmüştür. İşte bu da bir kırılma noktasıdır. Artık nötrsünüzdür…

Böyle zamanlarımda ben çözümsüzlüğün içinde çözümü her zaman dediğim gibi her şeyi olduğu gibi, olduğu şekliyle kabul etmek de ve affetmek de buluyorum.
Karşınızdakinin sizin için ne düşündüğünün gerçekten bir önemi yok. Siz el uzatarak her şeyi sadece normale döndürmekten, iyiye doğru yol almaktan başka bir niyetle hareket etmediyseniz vicdan pusulanızı dinlemiş olursunuz. Tabii karşınızdakinin egosu bunu zayıflık olarak görmesini sağlasa da aslına bakarsanız tam tersine güçlü ve karakterli bir tutum sergilemiş olursunuz. Tabii bunlar naçizane benim çözüm biçimim. Kimi sessizliğe bürünerek, kimi hiç uğraşmayarak da kendini korumanın bir yolunu bulmuş olur. Herkesin tecrübeleri ve çözüm yolları sorun yaşadığı kişiye göre değişebilir.

Önemli olan kalbinize değen her bir kötü tecrübe karşısında kalbinizin ışığını söndürmemeniz ve ben her ne yaşanırsa yaşansın kalbimizde kin, nefret gibi negatif duygulara yer vermememiz gerektiğine inanıyorum. Çünkü karşınızdaki kişiyi affetmek en çok sizi hafifletir ve özgürleştirir.

Zamanı şimdiye alın ve gülümseyin. Gülümsemek gerçek bir ilaçtır. Her şeye karşı sonsuz ve karşılıksız sevgi beslemek kadar güçlü bir enerji kaynağı olamaz. Beklentisiz, koşulsuz sevmek kadar özgür bir duygu yoktur. Bunlar en önemli enerji kaynaklarıdır. Bu zor zamanlarınızda yanınızda olan gerçekten değer gördüğünüz dostlarınız varsa, hele bir de tüm zorluklara beraber göğüs gerdiğiniz, her ne olursa olsun elinizden sımsıkı tutan, sizi her şeyinizle anlayan bir sevdiğiniz, ruh eşiniz varsa sizden daha zengini olabilir mi? Sırf sadece size gerçekten değer veren insanlar için bile üzülmenize değmez ve daha sağlam adımlarla sadece kendi yolunuza bakarak, güneşi selamlayarak yola devam etmek gerekir. Bakış açınız her şeyin rengini belirleyendir. Dünyayı hangi renge boyayacağımız sadece bizim elimizdedir.

Her şeye bir ‘’es’’ vereceksin bazen,
Bir gülümseme ile zamanı şimdiye al,
Aç müziğini şarkı söyle günlerce,
Hiç durmadan yola devam et,
Hep böyle değil midir zaten?
Hangi su yolunu bulmadı ki?

Sevgilerimle

Exit mobile version