Nefesimizdeki Zaman: Saklı Hazinelerin Keşfi

An itibariyle Ay, Yay’a giriş yaptı. İlişkilerimizi gözden geçirten bir temasın ardından daha eğlenceli ve umutlu bir sürece giriş yapıyoruz. Yalnız olmadığımızı toplum olarak var olduğumuzu hissedip, başkasının acısı diye bir şey olmadığını derinden yaşayabileceğimiz bir haftadayız. Eğer bu konularda harekete geçmek ve bir fark yaratmak istiyorsak, önümüzdeki iki günün güzel ateşini değerlendirebiliriz…

Bütün “kötülük” cehaletten, bir bilinçsizlikten kaynaklanırken, önümüzdeki süreçte buraya ışık tutan hamlelerle meşgul olacağız. Bu süreçte zamanı yıllar haftalar günler şeklinde değil, başlanan ve bitirilen işler olarak da değerlendirebiliriz. Sadece dinler, yasalar, bilimsel konular değil, kendi inandığımızı yapabilme kabiliyetimiz de eşzamanlı ilgi istiyor bu süreçte. Tüm bunları gündeme oturtmadan evvel, hala ders almamız gereken bazı meseleler olduğuna işaret ediyor Gökyüzü; Yeryüzüne bakarsak da durum pek farklı değil.

Sahip olduğumuz manevi değerleri ve yaşamımızda nasıl bir düzen ya da düzensizlikle vücut bulduğunu gözlemlerken, değer verdiğimiz insanlar, yerler hatta eşyanın doğası bile değişiyor… Bazı ortaklıklarımız bitiyor, çünkü kendi misyonumuzu takip ediyoruz, bazı evlilikler bitiyor, çünkü yalnızca bir takım korkuları gizlemeye yarıyor… Aynı şekilde yeni ortaklıklar gündeme geliyor ve tartılıyor; bir amaç bizi bir araya getiriyor ya da ayırıyor; çok derinden gelen ve ortaya çıktığında her şeyi değiştiren bir amaç; bu doğrultuda önceden yapılmış planları uygulamak ve yenilerini eylüle ertelemek mantıklı görünüyor. Çünkü gündemde şöyle bir soru var; “Adalet’den bana düşen payı gerçekleştirebildim mi?”

Bu tek ve büyük bir soru ki her şeyi meydana getirecek ya da dağıtacak. Eli kol özel yaşamımızdan, toplumsal statümüze kadar her yanımızı sarıyor ve bize bir çiçek uzatıyor; bu çiçeğin sonsuz yaprakları, içimizi temizleyerek, yaşamımızda yeni yapılanmalar oluşturacak. Aslında bu “yeni yapılanmaların” neler olduğunu biliyoruz. Umut etmeye korktuğumuz güzellikler vardır hayatta; “Acaba olur mu, olsaydı muhteşem olurdu.” gibi… İşte böyle büyük ölçekte zaferler için şimdi her güne başlayış motivasyonumuzu ve sonlandırırken ne kadar huzurlu olduğumuzu gözden geçirme zamanı. Gözlerimizdeki parıltıyı ortaya çıkarmak için, onu bir anlığına kapama ve içimizdeki hazineleri keşfetme.

Nefesimizdeki-Zaman-Saklı-Hazinelerin-Keşfi

Katı madde algısından bütüncül algıya geçişte herkesin tek başına yalnızlığında yapacağı derin araştırmalar, meditasyonlar yol gösterici olacaktır. Bunları yapmadan konuşmak ya da bir konuda fikir sahibi olmak yıkıcı sonuçlara yol açabilir; hem toplumsal olarak hem de bireysel yaşamlarımızda… Satürn Akrep’den çıkmadan sessizliğin konuşmasına izin vermeliyiz gibi duruyor; sonraki tarihlerde sese dönüşecek olan bu bilgelik çünkü…

Bu üç günlük medeniyetimizin ardında nice zaman katmanları var ki bedenimizde vücut buluyor. Başkaları bizler için çok şey yaptı. Bu an burada bu satırları okuyabilmemiz, kendimize kavuşabilmemiz için emek verdiler. Bana, sana, hepimize görünen ve görünmeyen ellerce emek verildi ve bedenimiz başkalarının döktüğü kanla can buldu. Şimdi bize ne kadar değer verildiğini görme zamanı, işte o zaman ne yapacağımızı, nerede olacağımızı tam anlamıyla biliyor ve yapıyor olacağız. Bu başka bir Dünya’yı evimizin salonunda, ayaklarımızın altında, her günkü yaşamımızda var eden tılsım. Bu özlediğimiz merakın ve büyünün geri dönüşü. Bu bilimsel merak ve keşfin ruhun bir eylemi olduğunu keşfetme ve coşkunun kendisi olma zamanı.

Gerçekten birlikte muhteşem bir toplum meydana getiriyoruz; bedenlerimizde, ilişkilerimizde, sözlerimizde, farkında olmadığımız bir derinlik var. Onu keşfedeceğimiz günlere giriş yapıyoruz. Dünya bizdeki bu güzelliğin açacağı çiçeği dikkatle besliyor ve bekliyor…

Işık olsun…

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir