Eğer korkularınız, öfkeniz, üzüntünüz, kıskançlığınız, nefretiniz azalıyor, bunların yerine mutluluğunuz artıyorsa ruhsal gelişme içerisindesiniz demektir.
Ruhumuza çok iyi bakmamız gerekiyor.
Biz beden, zihin, ruh ve duygulardan oluşan bir varlığız.
Hepsinin uyumu ve farkındalığı İnsanı oluşturur.
İnsan olmak kolay mı?
Hepimiz insan mıyız?
Bu soruyu kendime on yıl önce sorduğumda aa tabii ki insanım demiştim.
Değilmişim.
İnsan zannedermişim kendimi o vakitler.
Zan işte adı üstünde, zannetmek…
Zihnimin kurduğu senaryolarda kayıp iken yaşamak diyorum ben buna…
İnsan değilmişim…
Dedikodu yapmışım
Kendime dürüst olmayan bir sürü sahteliklerimi gördüm(kendimi keşfetmeye başladığımda, yüzleştiğimde)
Kıskançlık hat safhadaydı.
Kız arkadaşlarımı kimseyle paylaşamazdım.(çocukken hep sevilme açlığımdan dolayı imiş)
Sevdiklerimi paylaşmazdım.
Öfke, nefret, kızgınlıklar içinde bağırırken bulurdum kendimi(uyanmadan önce ki cehennem azaplarım)
Ne berbattı o günler…
Nasıl kendimi kaybetmişim.
Yoldan çıkmışım.
Ha iyi ki çıkmışım, kaybolmasaydım, yolumu da bulamazdım.
Allahtan hastalarıma ve etrafıma hiçbir şey belli etmiyordum.
İyi bir hemşire, dost, arkadaş, eş, sevgiliydim hep başkalarına.
Ama kendi içimde patlamaya hazır bir bomba vardı.
Bu da insanlık mı?
İçim başkaydı, dışım başkaydı.
Ruh denilince kaçardım.
O nedir ki derdim?
Sadece bedenden ibaret zannederdim kendimi.
Hep madde aleminde, bol bol alışveriş yapardım.
Nedense bir türlü de doymazdım bu maddeden gelen mutluluğa.
İşte gerçek insan modeli bu mu sizce de?
Sahteydim.
Bunu biliyor muydum?
Hayır kendimi gerçek görüyordum.
Uyuyordum rüyadaydım.
Çok iyi bir insanım diye kendi kendimi kandırıp duruyordum.
Herkese iyiydim ama kendime hiç iyi değildim.
Ta ki çıldırmanın eşiğine gelene kadar. (İyi ki gelmişim o delilik, cinnet haline) yoksa yeni Ben’e yani özüme doğamayacaktım.
Ya işte böyle dostlar.
İnsan olmak özü, sözü bir olmak demektir.
İçi dışı bir olmak yani.
Birlemek kendindeki ikilikleri.
Bunun için evliyalar der ki;
“Hz İnsan olmak kolay değil”
Evet bence de Hz. İnsan Olmak ruhunu ameliyat masasına yatırıp tek tek kanayan yaralarını şifalandırmak, yüzleşmek demek.
Zihninin köleliğinden kurtulmak demek.
Tüm olumsuz duyguların cehenneminde yanıp Öz’üne doğmak demek.
Olumlu pozitif ruh yönlerini anımsamak demek.
O , bizi ruhundan sevgi ve merhametiyle yaratmışken, bu duygularda olmamak çok acı vericiydi.
Duygularımın çocuklukta donup kaldığını gördüğümde, çok daha fazla yanmıştım , o da ayrı bir hikaye zaten.
Ve daha bir çok şey işte…
Öz’üne doğmak kolay mı?
Kendin olmak, kendinden kendini doğurmak.?
Çok zordu.
Mümkün mü?
Evet
Değer mi ?
Çok çok değer.
İyi ki geçmişimin tüm yaşanmışlıklarını kabul edip yoluma devam ediyorum.
Kimse bana kendim olmayı ve sevmeyi öğretmedi.
Ben’den bana sevmeyi ve sevilmeyi öğreniyorum.
En büyük mutluluk ne derseniz bana?
“Gülay’ı tanımak, bilmek, kendim olmak sevmek ”derim.
Kendini bilen rabbini bilir der ayetlerde…
Evet O’nu da iyi hissediyorum.
O da dışarıda bir yerde değilmiş zaten.
Beni cezalandıracak olan bir Tanrı hiç değilmiş.
Çocukluğumdan beri bağımı kaybetmişim O’nunla.
Kızgınlıklarımdan…
Artık O’nun da her zerremde Şah damarım olduğunu bilen ve hissedenim.
O’nun en değerli parçasıyım Öz’ümde…
Kendime kavuşunca O’na da kavuşmuş oldum.
Öz’üm bana bakar ben O’na…
“Kulluk en güzel makamdır.
Bir tarafın Öz’üne bakar bir tarafın yüzüne bakar ÖZü sözü yüzü BİR OL’AN’a “kul” denir..” demiş bir dost ehli ne de güzel demiş.
Kulum…
Sevgim İlahi
Aşk’ım O’dur diyorum ben de.
Sevgiyle kalınız.