Milyonlarca yıldızın, gezegenin, samanyolunun, galaksinin var olduğu ve sonsuza kadar uzayabilecek büyüklükte bir evrende kum tanesi kadar bile yerimiz yokken hangi boşluğu doldurmaya çalışıyoruz? Farklı bir pencereden kendi içinize dönüp baktığınızda size de bazen tüm yaşadığımız karmaşalar, koşuşturmacalar, olmazsa olmaz dediğimiz olgularımız, kaygılarımız boş gelmiyor mu? Peki, ya yaşama sevincimiz nereden geliyor?
‘’Şu AN’’
Hayat bazen küçük bir girdabın içine dalar gibi çeker sizi kendi içine doğru. Kafanızda milyonlarca soru milyonlarca olasılık dolaşırken bulursunuz kendinizi. Çok sevdiğimiz bir yakınımızı kaybettiğimizde, sevgilimizden ayrıldığımızda, çok değer verdiğimiz bir dostumuz tarafından sırtımızdan vurulduğumuzda, çok sevdiğimiz birine verdiğimiz değeri anlamadığında sanki dünyanın sonu gelmiş ve bütün dertler sadece bizimmiş ve tek kurban bizmişiz gibi karalar bağlarız. Her şeyin zamanla düzeleceğine dair inanmak bir yana negatif insanlar yaşadıkları kötü durumun asla düzelmeyeceğine dair inanmayı seçerler ve kendilerini kurban psikolojisine sokarak yaşadıkları acı tecrübelerden dersler çıkarmak yerine daha çok acı çekmeyi tercih ederler. Negatif düşünceler, negatif olaylar doğurur. Bu artık doğanın kanıtlanmaya bile gerek olmayan gerçeğidir. Evet, acı olayları yaşayıp atlatmak zaman zaman ve kişiye göre hiç kolay olmayabilir. Bazılarımız kızgınlık ateşini daha çabuk söndürürken bazılarımızın kızgınlık ateşi uzunca bir süre yanmaya devam edebilir. Ama bana göre tüm acılarımızın dinmesi sadece küçücük bir kelimenin içinde saklı olan sihirli bir formül ile mümkün.
‘’Kabulleniş’’…
Her şeyi, olduğu gibi, olduğu şekliyle kabul edip, olduğu ‘’an’’ da bırakabilmek ile mümkün.
Pozitif düşünmek emek ister. Kabulleniş, sabır ve olgunluk gerektirir. İnsanları olduğu gibi olduğu şekliyle kabul etmeyi öğrendiğimizde içimizde yanan kızgın korlar bir anda söner. Toprağınıza sevginin tohumunu attığınızda içinizdeki hoşgörü ağacı bir şekilde yeşerip filiz verecektir. Sonrasında ise hava koşulları ne olursa olsun o ağaç büyüyüp illaki meyveler verecektir. Yağmurdan sonra koklamaya doyamadığımız toprak kokusu gibi zevk verecektir nefes almak.
Aklımızın bile alamadığı kadar büyük olan bir evrende sizce de yaşadığımız sorunlar önemini bir anda yitirmiyor mu? Ben sadece bunu bile düşündüğümde sadece ve sadece yapabileceğim iyi şeylere odaklanmaktan başka bir şey gelmiyor içimden.
Herkesin yaşadığı sorunlar var. Hepimizin yaşadığı sorunlar, taşıdığı sorumluluklar kişiye göre büyük veya küçüktür, ağır veya hafiftir. Kimsenin sorununu küçümsemek değil amacım. Sadece şunu anlatmaya çalışıyorum. Bütüne baktığımızda hepimiz aynı gökyüzünün altındayız. Aynı yıldızlara, güneşe aya bakıyoruz. Her birimiz farkında olmasak da kelebek etkisi misali birbirimize bağlıyız.
Hayat sadece bizim seçimlerimizden ibaret. İnansanız da inanmasanız da ne kadar negatif düşünürseniz negatif olayları kendinize doğru çekersiniz ve ne kadar pozitif düşünürseniz pozitif olaylar size doğru çekilir. Geçmiş ya da gelecek de değiliz. Sadece “Şu AN”dayız. Bütün mesele bu…
Sevgilerimle,