<<Seçkin güç odaklarına zihnini teslim etmeden ve pasifize edilmeden bağımsızlaşmak önemli bir amaç olmalı. İncil‘de Lucifer‘in, “Non Serviam”, “Hizmet etmeyeceğim” sözü, yazgının esrarlı dönemeçlerinde, insanların, tam da bunun tersine, bazı küresel mihraklara ”hizmet etmeyeceğim! ”şuuru içinde hareket etmelerini gerektiriyor>>
Elektromanyetik dalgalar kullanılarak insan zihninin kontrol edilebilmesi oldukça endişe yaratan bir olay. Zihnin, uzaktan ve herhangi bir mikroçip takılmadan da denetlenip izlenmesi mümkün müdür? Doğal beyin frekanslarını taklit eden, düşük frekanslı mikrodalgalar ve düşük ses frekansları kullanılarak, insan davranışlarının uzaktan kontrolü ve yeni teknikler sayesinde beyin dalgalarının elektronik uyarılarla uzaktan değiştirebilirliği merak konusu olmaya devam ediyor.
Mikrodalgalar, iyonize olmayan dalgalardandır ve çok düşük frekanslarda elektromanyetik bir yayın sağlayıp, beyin dalgalarını değiştirerek, insanlarda baş ağrısı, depresyon, öfke ve panik durumları oluşturulabilir. Mikrodalga kaynağın frekansı yükseldikçe, etkisi artar, bu türden bir ışıma, beyni ve organları etkileyebilir. Elektromanyetik ışınımın yoğun olduğu çevrelerde yaşayanların; sinir, huzursuzluk, uyku bozuklukları ortak yakınmaları olarak belirlenmiş.
Elbette elektromanyetik uyarıların sinir sistemini etkilemesi normal. Zihin kontrolü, bazen, tıpkı telgraf gibi, beynin belirli bölgelerine uzaktan manyetik nokta atışları yaparak ve şifreli elektromanyetik işaretler göndererek de yapılabilir. Uzaktan Nöral Denetim, beyindeki biyoelektrik bilginin ve kişinin motor kontrolünün etkilenmesi anlamını taşır.
Beyin dalgalarını uzaktan değiştirmek.
Uzaktan Zihin Denetimi için, önceden, insan beyninin yayınladığı her tür radyasyon frekansı, titreşim ve tüm değişik duygular kayıt altına alınıp, paket programlar haline getirilerek bilgisayarlara kaydediliyor.
Endişe, öfke, dehşet, nefret, karamsarlık hallerinin radyo frekansları kayıtlandıktan sonra, insanlarda ne gibi bir duygu seli başlatmak istiyorsak; o psikolojiye uyan frekanslardaki elektromanyetik dalgaları beyinlerine göndererek, onların duygu ve davranışlarını değiştirip, yönetebilme gücünü sağlamış oluyoruz. 6.6 Hz. lik bir frekans, insanlarda depresif ruh halini tetikler. 11 Hz e yakın dalgalar, toplumsal panik, çılgınlık atakları yaymak için ideal aralıklardır. 25 Hz gibi aşırı düşük frekans titreşimleri, uyuşturucu aralıklardır.
Belli frekanslardaki değerlerin, alt veya üstündeki sesleri duyamıyoruz, ancak beyin algılıyor. Sesle mesajlar göndermek, görüntülere gömülü işaret ve sembollerle bilinçaltını etkilemek de gizli telkin metodu olan Subliminal mesajların alanı, bunlar şuuraltı mesaj iletimi için, reklam ve propaganda amaçlı kullanılabiliyor. Hatta psikoakustik sayesinde, müziklere özel cihazlarla telkin mesajları eklenebiliyor.
Ayrıca, Nicola Tesla’nın temelini attığı HAARP teknolojisi, Alaska’daki antenleri ile dünyanın elektromanyetik ve sismik alanıyla enerji kuşaklarına müdahil olabilmesinin yanında insan beynini etkileyebilir.
İnsan beyni elektromanyetik bir yayın yapar, tüm zihinsel faaliyet, duygu ve hareketlere özgü sinyaller üretir. 4 ayrı tür beyin dalgasını kombine eden beynimiz, uyanık durumda 13-30 hertz ile çalışır, bu Beta dalgaları yükselir ve 30 Hz, devir /sn. üzerinde yayınlanırsa aşırı sinir, endişe, stres belirtileri çıkar.
Alfa dalgaları dinlenme modunda 8-12 Hz yayınlanır, konsantrasyon, huzur, gevşeme halidir. Teta dalgaları, 4-8 Hz arası yavaş dalgalanmalardır, uykuya geçiş, meditasyon türünde şuuraltına giriş durumu hazırlarlar. En düşük beyin dalgaları Delta dalgalarıdır, 0.1 ve 3 Hz tam uyku ve ortak bilinç alanına ilişkin temel bölgelerle bağlantıya geçilen birlik halini belirlerler.
Nanoteknoloji ve çipler
Elektronik sektörünün yeniliklerinden nanoteknoloji ile, saç telinden ince mikroçiplerin üretilebilmesi mümkün. Mikroçipler küçük silikon plakalarının yüzeylerine basılmış elektronik aygıtlar olarak, pirinç tanesinden minik boylarda üretilebiliyor. Uluslararası şirketlerin ürünlerinde, Radyo Frekans Kimliği Mikroçipleri bulunabilir, bu yolla herkes kolayca izlenip, etkilenebilir.
Telefon, araba, giysi, aksesuar, eşya alındığında; eğer ürüne çipler yerleştirilmişse, her biri takipte kullanılabilen objeler olabilirler. Kimliklere çipler takılarak, kişinin yerinin belirlenmesi, nanoteknoloji harikası ürünlerle, bilgisayar ve uydu yardımı sayesinde yapılabiliyor. İstenildiğinde, nano destek ve uydularla, eşyaların ölümcül hale getirilmesinin mümkün olabileceği düşünülüyor.
Uydu sistemli denetim, aynı anda ve bir kentin her yerinde yayılacak biçimde; objeler üzerinde, bir dizi olayı harekete geçirmeye yarayabilir. Çok satılan, her evde bulunan bir mala, çipler yerleştirilmişse, bunlar uydudan komut verilerek silaha dönüştürülebilir mi? Bu silah, eşyadaki çiplerde bulunan nanotüplerin patlayarak açılması ve içlerindeki gizli radyoaktif bir maddenin veya kimyasalın insanları tehdit etmesi şeklinde çalışabilir mi?
Hepsi de komplo teorilerinin konusu, tartışmalı olsalar da bilime dayanıyor ve bazen teori olmaktan çıkıyor gibi duruyorlar.
İlerideki dönemlerde, bu türden teknolojilerin geliştirilmesinin uyandıracağı yankılarla kullanım erekleri merak konusu olmaya devam ediyor.
Bilginin Aydınlığında Esen Kalın.
Ferda Ercan Uyulan ©2011