Şimdi sizlere bir hikaye anlatacağım: 100. maymun hikayesi…
Pasifik Okyanusu’nda bulunan irili ufaklı pek çok adadan birinde, Koshima Adası’nda, Macaca Fuscata olarak adlandırılan Japon maymunları yaşıyormuş. Bilim adamları tarafından kendi doğal ortamlarında 30 yılı aşkın süre boyunca gözlenmiş bu maymunlar.
Günün birinde bilim adamları bir deney yapmaya karar vermişler; maymunlar yesin diye kumsala tatlı patatesler bırakmaya başlamışlar. Maymunlar tatlı patatesleri yemiş ve tadını çok sevmişler. Patateslerin kumlu olmaları maymunları rahatsız ediyormuş ama tadını çok sevdikleri için kumlu kumlu yemeye devam ediyorlarmış.
Bir gün İmo adında 18 aylık bir maymun patatesleri yakınlardaki bir su birikintisinde yıkayarak yemeyi akıl etmiş ve böylece o çok sevdiği tatlı patatesleri yerken canını sıkan kumlardan kurtulmanın çözümünü bulmuş.
İmo bu çözümü doğruca annesine ve arkadaşlarına öğretmiş, arkadaşları da kendi annelerine öğretmişler ve patateslerini yıkayarak yiyen maymunların sayısı yavaş yavaş çoğalmış. Yeniliklere açık olmayan yetişkin maymunlar kendilerinden küçük maymunların onlara bir şey öğretebileceklerini düşünmedikleri için patatesleri yıkamayı reddederek kumlu halleriyle yemeye devam etmişler.
Deneyin başlangıcından 6 yıl sonra bir sabah bilim adamlarını şaşkına çeviren bir olay gerçekleşmiş. O güne kadar patatesleri yıkamayı seçen maymun sayısı 99 iken, o sabah 1 maymun daha patatesini yıkayarak yiyenlerin tarafına geçmiş. Aynı günün akşamında ise adadaki tüm maymunlar patateslerini yıkayarak yemeye başlamışlar.
6 yıl önce oluşmaya başlayan ve süreç boyunca enerjisi artan yeni bilinç, 100. Maymunun enerjisinin de katılmasıyla adada bir devrim yaratmış.
Koshima Adası ile doğrudan bağımsız olan diğer tüm adalardaki maymunlar da aynı anda patateslerini yıkamaya başlamışlar. Yeni bilincin yarattığı devrim, mesafe tanımadan zihinden zihne aktarılmış.
Bu hikaye 1952 ile 1958 yılları arasında gerçekleşmiştir. Bilim adamları bu hikayeyi ‘100. Maymun Fenomeni’ olarak adlandırıyor ve yapılan deney farklı şekillerde tekrar tekrar deneniyor. Sonuç hep aynı; Yeni bir bilinç toplumda bazı kişilerde mevcut ise bu bilinç sadece ona sahip olan kişilere ait; ama bilenlerin sayısı belli bir seviyeye ulaştığında, sadece bir kişinin daha yeni bilince sahip olması toplum bilincinin oluşmasına neden oluyor ve bir anda herkes, toplumun tamamı, birbirleriyle doğrudan bir ilişkileri olmadığı halde bu yeni bilincin seviyesine yükseliyor.
Bu hikaye bizlere bir kanıt niteliğinde: Başka bir dünyanın mümkün olduğunun kanıtı…
Yeniliğe açık, değişime ayak uydurabilen, deneyim arzusu duyanlar olarak çoğaldığımız ve devrimi başlatacak o 100. maymun da aramıza katıldığı vakit toplum olarak yeni dünyaya merhaba diyeceğiz.
Yüzümüz ışığa dönük ve sevginin kendisine aşığız…
Yeni bilinç için bir çağrı daha; 100. Maymun sensin belki de…