18 Ağustos: Kova Dolunayı: Gelen Fırtına

Mars, Satürn’ün yanına geçip oturmuş, yorgun kılıcını bilemeye başlamış…

Bu hafta Kova takımyıldızını vurgulayan Ay’ın ışığı altında hepimiz Gerçeklerle güzel bir sofraya oturuyoruz. Ancak boğazımızdan tek lokma geçmiyor. Zira Satürn ve Mars’ın bu toplantısı, bizim ekmek kapımızın üzerinde gerçekleşiyor. Bu haftaki iş yoğunluğunu, 1 Eylül’e kadar uzattık dersek, pek de yanılmış olmayız; Güneş tutulmasına doğru yol alırken, to do list’imizdeki maddeler gittikçe artabilir. Elbette Zaman, ateşin üzerinden atlamaya çağırırken, artık bizim için gereksiz olan her şeyi geride bıraktıracak nitelikte…

Önümüzdeki on beş gün Kova’nın fırtınası gereği, bugüne kadar idare ettiğimiz – yerine koyduğumuz durumlar ve kişiler, güçlü rüzgârın getirdiği tazelikle yaşantımızdan uzaklaşıyor. Dolayısıyla bu dönem elenen iş, kişi ve özelliklerimizin hakiki olmadığını ve gelecekte de yerlerinin olmadığını düşünebiliriz. Kova geleceğe atılan adımlarla ilgilidir ki, an sırasında gelecek planlarını ifade eden alanda özel bir yoğunluk göze çarpıyor. Bu ay güçlü adımların ve güçlü kararların ayı, hayatımızda radikal değişikleri adeta kendiliğinden gerçekleştiriyor ve şaşırtıcı bir yön değişikliği yapıyoruz. Mevcut durumumuzda bir hızlanma ve yükseliş içinse biraz daha sabretmeli, bu sırada çalan müziğin tadını çıkarmalıyız. Zira 1 Eylül hem Türkiye hem de bireysel yaşamlarımız için değişme, iş başına geçme ve Ağustos’un belirsizliklerini netleştirme ayı olacak. Özellikle ekonomik durumumuzdaki yeniden yapılanma mevcut işimizi kökten değiştirecek ve sağlamlaştıracak nitelikte…

18-agustos-astroloji

Uranüs’ün getirdiği elektrik dalgaları bugüne kadar net olmayan tüm fikirleri, ilişki biçimlerini HD kalitesine yükselterek, açık bir görüş sağlıyor. Kova’nın son derecelerinde, aydınlanma, özgürleşme amacıyla güçleniyor ve tabiri caizse isteklerimiz yönünde kazık çakıyoruz. Uranüs’ün getirdiği şimşekler, henüz göremediğimiz ama tazeliğini hissettiğimiz yerlere götürebilir. Dolayısıyla rüzgârı arkamıza ve ceketi sırtımıza alıp, bol bol yürüyüşe çıkmakta, geri dönmek istemiyorsak da fazla zorlamamakta yarar var…

Mars – Satürn kavuşumu gereği hepimiz hayatımızın bir alanında stand-by moduna geçmiş, neden hiç kıpırtı yok acaba diye, dürtüklüyor olabiliriz. İşte o alan hangisiyle Ekim itibariyle gayet rahat ilerleme kaydedeceğiz. Ancak öncesinde engebeli kısmına geldiğimiz bir Ağustos var elimizde; neler yapabiliriz bakalım;

An haritasında; özellikle Akrep- Boğa – Kova –Aslan burcunda gezegenleri olanlar ve İkizler – Yay’lar için kırmızı alarm bir döneme işaret ediyor. Bu dönem bu sabit burçlar ve olgunluk dönemini yaşayan İkizler – Yay’lar için oldukça belirleyici olup, hem iş hem de özel yaşam için dikkat ve azim istiyor. Sorumluluk almadığımız yerde, o bölgeyi kaybetme riskimiz var. Dolayısıyla bir süre daha Sakıp Sabancı’nın izinden gitmekte yarar var.

Güçlü olduğumuz alan ise geleceğe yönelik yapacağımız planlar ki Ay sonunda gerçekleşecek Merkür retrosuyla Eylül sonuna kadar öyle mi yapsak buradan mı gitsek diye yön tayin ediyor olacağız. Ancak bunun planlamasını yapacağımız kişiler ve işler bugünden önümüze gelmiş görünüyor. Mevcut durumumuzu ilerletecek olan bol işbirliğine girmek, sosyal olarak toplanmak ve bir nevi örgütlenmek. Hali hazırda üyesi olduğumuz dernekler, kulüpler varsa bugünlerde bu kurumlar oldukça hareketli ve verimli bir dönem geçirebilirler.

Diğer yandan son zamanlarda bol bol andığımız dört büyük yıldızdan biri olan Antares, Dört Kutsal’ın en popüleri; Mars – Satürn üzerinden parladığı için, kendimizi hırpalama ve bekleyen konuları takıntı haline getirme riskimiz var. Bunun için de en güzel öneri Dövüş Sanatları disiplini edindiğimiz bir dönemde olduğumuzu hatırlamak olabilir. Yarışımız kendimizle, planlarımız da öyle. O halde irademize sahip çıkıp, Eylül’de güvenli bir kayanın üzerinden ufku izliyor ola-biliriz yazarken olacağız’a gitti elim. Evet bir Güneş Tutulması her zaman hayatımızdaki enerjinin burgu haline gelmesi, bir anlığına bazı şeyleri- olan değişikleri net görememek, bazen de hem fiziksel hem de sosyal depremler demekti ki Başak tutulması ekonomik ve jeolojik anlamda böyle bir sürece işaret ediyor… Bunu ufak ufak yaşıyoruz zaten dolayısıyla bir anda büyük bir değişiklik beklemek yerine Dolunay’ın spotlarını hayatımızdaki gerçekleri keşfetmeye ve henüz ayak basmadığımız toprakları verimli hale getirmeye yöneltmek, içinde bulunduğumuz Zaman’ı bizim için açabilir…

18-agustos-firtina

Gökyüzüne toparlayıcı bir gözle baktığımızda, Uranüs – Satürn vurgusu; özgürlüğümüzü inşa ettiğimiz, karmik bir dönemi kapattığımız ve yelkenlerin dikişlerini sağlamlaştırdığımız günlerde olduğumuzu gösteriyor. Bu noktada kendimize yeni soru işaretleri icat edebilir, özgürlük ve hapis illüzyonunu kıran iç bir sağlamlık derecesi elde edebiliriz. Bu noktadan sonra gerçekleşen her şey derinden bir parçamız olabilir ve bambaşka bir yaşayış biçiminin tadını getirebilir…

Her şeyin yerli yerine oturduğu ama hiçbir şeyi bilemediğimiz bir yaşamda yine çok şey söyledik; o halde yıldızımız bol, yıldırımlarımız güçlü olsun…

Işık olsun…

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir