Tutulma: bir gökcisminin, araya başka bir gökcisminin girmesiyle tümünün ya da bir parçasının görünmez olması olayı.
Tutuldum ben sana… diye başlayan şarkılar. Ben sana nerden tutuldum diye isyanlar.
Yılın son tutulması, 2033 e kadar rahat bir nefes alacakmışız.
İçimde sıkıntılar ve iki el arasında sıkılan bir kalp nefes alamama hissi. Tüm bunları sağaltmak için yaptığım kişisel çalışmalar.
Öncelikle tutulma etkisi herkeste farklı olmakla birlikte fiziksel olarak yaşadıklarımız çok normal. Denizler bile köpürürken yüzde yetmişi su olan bedenimizin tepkisi de haliyle hissedilir düzeyde olacak.
Küçük bir araştırma yaptığımda geçmişten günümüze güneş tutulmalarında insanların kapalı alanlarda oldukları, çeşitli ritüeller yaptıkları ve birlikteyken ibadet dua ile vakit geçirip belirli bir süre dışarı çıkmadıklarını görüyoruz. Bu insanlar bu dönemlerin insan bedenine açık havada verebileceği zararı biliyorlardı. Bu zararlar belki fiziksel belki sadece psikolojik belki de korku enerjisi ile bir arada birbirlerine iyi geleceklerini düşünüyorlardı. Modern toplumda çalışan insanlar her sabah kalkıp işe giderken hiçbir durumdan haberleri olmadan belki de bugün içimde bir sıkıntı var hayırdır inşallah diye sorarken kendine veya kaygılanırken bedeniyle ruhuyla belki de bu dönemlerin etkisindedir ne dersiniz?
Gökte ne varsa yerde o vardır
Gökyüzündeki tüm hareketlerin yeryüzüne tezahürü konusunda binlerce yıl öncesinde bile insanlar bu kadar farkındayken acaba teknoloji ilerledikçe farkındalık olarak bizler geri mi gittik? Yoksa “uyumak” mı daha iyiydi. Az bilmek iyidir en azından psikolojim bundan etkilenmez diye düşünenlerden oldunuz mu hiç?
Ben kendi üzerimde çalışırken gözlemlerim ve hislerimde sonradan astroloji ve bilimsel kaynakları okuduğumda bazı sebepsiz durumların sebebinin tam da yıldız hareketleriyle olduğunu öğrendiğimde anlam vererek içimi rahatlattım ve bunlarla ilgili çalışmaya başladım. Ama başka bir açıdan da şu gerçeği öğrendim, kişi kendi üzerinde çalıştıkça ve aydınlanma seviyesine ulaşmaya yaklaştıkça yıldızların ötesine geçerek kendi gerçekliğini de yaratabilir. Yani böylece haritası ona uymaz o haritasını kendine uydurur. Bu gerçeği öğrenmek de beni bambaşka bir boyuta taşıdı. Benim haritam bu ben böyleyim ben buyum diyen herkesi elinden tutup hadi kardeşim çık şu konfor alanından uç bakalım yıldızların üstüne sen bir insan yavrusu olarak insan olma yolunda kendi yıldızlarının da üstüne çıkabilirsin. Olağanüstü değil mi? İnsana bahşedilen trilyonlarca güzel hediye arasına en güzelinin bu olduğunu düşünmeye başladım, ki zaten insan da evrende trilyonlarca hücresinin tanrısı olarak evrenin de küçük bitleri sayılmaz mıydı? Makrokozmos içinde bir mikrokozmos varsa bizim kendimiz de o evreni temsil eden küçük dünyacıklar mıydık?
Beyinler yandıysa gelelim tutulmanın bizi nerelerden tutacağına ve nereleri bırakacağımıza. Toplum olarak içinde bulunduğumuz sosyal çürüme ve iç içe ördüğümüz saçma aldanma ve aldatılma konularında tavan yaptık bitişe doğru gittiğimizi düşündük belki. Fakat gökyüzü tabiri caizse format atıyor kendine ve yeni sistemler için kurulumu başlatıyor. Gerçekten ne istediğiniz dikkat etmeniz gerekiyor bu çok önemli. Çünkü isteklerin perde arkasındaki gerçekleri kendimize itiraf ettiğimiz anda orada karma yaratıp yaratmadığımız ve niyetimizin gerçek anlamda iyi olup olmadığını sadece biz biliriz bir de yaradan. Burada çok terimsel ifade kullanmak istemesem de Terazi’nin yöneticisi Venüs’ün cazibeli ve yoğun Akrep burcunda olması bilinçaltında ilkel ve derin çalkantılara sebep olabilir.
Yeni ay için niyetleri ve hedefleri belirlerken tüm saf niyetlerle çalışmak, hayatımızda boşalan alanları not etmek, kimlerin gittiğini kimlerin kaldığını gözden geçirmek önemli. Yüzeyin altına neler ittik, neyin peşinden gitmeye karar verdik, neye motive olduk? Kendimize verdiğimiz sözleri tutmaya hazır mıyız? Sadece mantıksal yaklaşmadan duygularınızı da dinleyerek hedeflerinize ve niyetlerinize doğru yönelin lütfen. Onları yönlendirin.
Gökyüzünde ay güneşi gölgede bırakırken siyah ay Lilith ve pek çok tanrıça enerjisi de ortaya çıkıyor. Bir yandan bolluk konuları diğer yandan dişil enerjinin yükselişi ve hepsiyle birlikte yaklaşan bir altın çağ tanrıçası Astraea. Belki de altın çağ adaleti gerçekten öğrendiğimizde gelecek ne dersiniz?
Hepimize sağlıklı günler diliyorum. Zamanın zamansızlığında benimle yolculuk yaptığınız için çok teşekkürler, sevgiler.
Aslında insan çocuğu bir şeylerden uzaklaşmadı sadece sistemi yönetenler onlarla insanlık arasına kalın perde örüp araya kendilerini koydular ve ihtiyacı olana bunu satmaya başladılar. Tutulup giden bir insanlık için serbest bırakılmış özgürlük alanları ne kadar güzel görünür bilemedim yine de varoluşa bağlı betimlemelerden uzak bir hayat cennettir gibime geliyor. Kalemine sağlık….