7 Nisan’da Jüpiter günü, Jüpiter saatinde Retro’larla dolu bir ayı delip geçen, adeta yenilenme, reform ve aydınlanma için elindeki çiçek buketini uzatan bir YeniAy meydana geliyor. Koç burcunun ikinci dekanında bir araya gelen Güneş ve Ay, irade birliğimizi tüm gücüyle niyetimize ve yaşamımıza odaklamak için kalp atışımızı hızlandırıyor. Vücudumuzun ateşini ve isteklerini görev başına çağırıp, ilham aldığımız konularda disipline olmak için önümüzde kısa bir zaman dilimi var. Çünkü Antares’in ateşini taşıyan Mars, 17 Nisan’da geri hareketine başlayacak. Bugünlerde aklımıza gelen, bizi çağırdığını hissettiğimiz duygular, yollar ve niyetlerde ne kadar samimi olduğumuzu görmek için 30 Haziran’a kadar başlattığımız işlerin üzerinden geçecek, sabır ve azmi isteklerimize işleyeceğiz. Koç, Zodyak’ın kararlı ve ateşli öncüsü, attığı bu adımlarda bir Boğa gibi istikrarlı ve çalışkan olabilecek mi? Yoksa yazın sıcağı yükselirken, öfkeye dönüşüp püf diye sönecek bir alevden mi ibaret kararlılığımız, göreceğiz.
Yeni bakış açısı – yeni stratejiler
An sırasında yükselen Aslan ve hayata yönelik bir anlam bulmayı, Tanrı’yla olan ilişkimizi gösteren 9. Ev vurgusu bu yeniayda da devam ediyor ve Satürn’ün Yay’daki yolculuğu süresince aslında her şeyi nasıl algıladığımızı radikal biçimde değiştireceğimizi gösteriyor. Ölmüş olan dinsel, mitsel, duygusal ve zihinsel anlayışlarımızı Güneş’in aydınlığında yakarak, Apollon’un lirini dinlemeye ve Hakikat olmaya çağırıyor. Önümüzdeki on beş gün boyunca kendimizi ortaya koyarak yapacağımız yeni başlangıçlar, sanat ve aşkı üreten duygularımızdan besleniyor olacak. Sanki aşk ve sanat adına nasıl bir yaşam üretmişiz; bu bizi nereye getirmiş; işte bu tılsımlı sorumuz. Bu sorunun peşi sıra kendimize biçtiğimiz beden, kimlik ve roller ve bunların bir işe yarayıp yaramadığını açık ve net görüyor olacağız. İşimiz, ilişkilerimiz, her günkü hayatımız, çevremiz, bunları nasıl ürettik, nerelerde yanlış yaptık ve aslında nerede olmak istiyoruz? O zaman yelkenleri çevirelim, gerekirse yeni yelkenler dikelim ve rüzgârı arkamıza alalım. Zira bu ara hava elementi, gökyüzündeki ateşle cayır cayır yanıyor, isteklerini gözden geçiriyor ve zamanı geldiğinde depara hazır olmayı bekliyor. Ateş ise, aşk ve ilişkileri – ne ürettiğini – gözden geçirmek için yelkenlerdeki eksik – gedikleri belirlemekte ve bu sefer doğru olanı yapmakla kaim.
Satürn retrosu gereği yumurtanın kapıda olduğunun farkındayız ve şimdi güzel bir başlangıç yapıp, eksiklikleri hızla tamamlamak ve “Hep hazırdım zaten, işte yaptım.” Demek için avantaj elde etmiş durumdayız. On beş günde neler olur, Dünya bile altı günde yaratıldı, 7. Günü yaz limonatalarıyla zencefil ferahlığında geçirebiliriz. Lezzeti bizim ne kadar ter döktüğümüze ve çıplak kalabildiğimize bağlı. Çünkü bir süredir devam eden vurgu gerek bireysel, gerekse toplumsal olarak kimlik olarak kullandığımız, isim, niyet ve davranışları değiştirmeye, bizi renkli bir cendere gibi bir araya getirip mutlu olmaya çağırıyor. . .
Hizlı bir başlangıç, yavaş ve kararlı bir ilerleme
Bu YeniAy’la hayatımıza bahar hızlı ve doğrudan bir giriş yapıyor; olaylar son derece çabuk gelişip, yaşamımıza yeni bir bakış yaratacak şekilde cereyan ediyor, dedik. Peki tüm bu çılgın enerjiyi nasıl topraklayacağız. Bir süredir devam eden yorgunluk, garip gerginlik, bezginlik gibi belirtileri neye dönüştüreceğiz. Bu süreçte Astroloji, bilim, din, sanat, inanç, konularından kendi payımıza ne düşüyorsa, bu alandaki sorumluluklarımızı yerine getirmek, “Kendim” dediğimiz şey için yeni anlamlar üretmek baş görevimiz, yol açıcımız olarak görünüyor. Hayatımızda yer olan konuları ve kişileri taze bir elektrikle yenilemek, onların bizde bıraktığı izlenimleri ve beklentilerimizi değiştirmek yaşayacağımız durumlara fevkalade iyi gelecektir. Aşk ve ilişkiler yönünden aileyle tanışmak, ortak bir bütçe geliştirmek, isim koymak, hedef belirlemek gibi niyetler gündeme gelebilir. Yurtdışında ya da kültürel – dinsel alanlarda evlilikler gerçekleştirilebilir. Ancak Retro mevsiminde olduğumuz için önemli gün ve tarihleri bir bilene danışarak belirlemekte her zaman fayda var.
Bu on beş gün, parasal anlamda alacaklı olduğumuz parada gecikmeler olabilir. Ancak geçmişten gelen yatırımlar, işler varsa bunlar meyve verecektir. Kariyerimizle ilgili kararlar almak görüşmeler yapmak ve bütçemizi gözden geçirmek için güzel bir zaman dilimindeyiz. Maddi olarak güvencede olabilmemiz için fikir ve iş birliği yapmamız gerekebilir. Üst – otorite pozisyonundaki kişilerin görüş ve önerileri yol gösterici olacaktır. Hocalarımıza, amirlerimize danışabiliriz. Ancak Jüpiter Retro olduğu için, maddi konularda istediğimiz zenginliğin ne kadarına manevi olarak sahibiz? Bunu nasıl geliştirebiliriz? Görünmeyen krallığımda hangi zenginlikler var, orada hangi halklar yaşıyor? Yoksa onları susuz bırakıyor, dünyevi platformda sürekli güvende olmak için alışveriş yapıp – çalışıyor, bu döngüden çıkamıyor muyum? Esas konumuz bu. Bu süreçte bir yiyip, bin şükretmek ve bunun nasıl bir geri dönüşü, duygusu, zenginliği var, bunu keşfetmek için bakıyoruz.
Sağlığımıza gelince, sağlık alanında hem sektörel olarak hem de her günkü hayatımızda arınma ve değişme durumu devam ediyor. Şifa kazanırken, ondan ne kadar uzaklaşmış olduğumuzu ve bu uzaklığın da üstelik bürokratik hale gelmiş olduğunu fark ettiğimiz zamanlardayız. Bu yeniayda da sağlık konusu özel bir ilgi istiyor ve “Doktordan doktora gidip, cetvel tutacağına, neden memnun değilsin bir baksana,” diye omzumuza vuruyor. Sağlığımızdaki dengesizliklerin, kendi değerimizi bilmemekle, oraya bakmamış olmakla ilgili olduğunu keşfedebiliriz. On beş günlük bir kür yapabiliriz. Satürn ve Jüpiter arasındaki bu kareyi, kendi değerimizi düşük gördüğümüzü gösteren boş yere yoran düşünceler, eğilimler, mı acabalar, için harcadığımız enerji ve paranın bloke olduğunu görebilir, ekonomimizdeki bu uyarının aslında sağlığımızı takip ettikçe iyileştiğini görebiliriz. İlginç biçimde her şeyin kökü gelip bize aynayla aramızdaki o kısa mesafeye dayanıyor ve işte Retrolar tüm bunları keşfetmemize, hayatımızı – aslında bizim olmayan, içinde farklı resimler yapıp durduğumuz o hayatı yaşamaya kalıyor.
Bir de YeniAy’ın köküne bakarsak, “Ben sana bir güzel eylem aldıracağım, o yüzden iki malefik yavaşlamışken hiç acele etme,” diyor Antares. Takıntılı olmaya, hırs ve korku duymaya gerek yok; bu içe doğru ilerleyeceğimiz bir zaman dilimi. Nisanın ikinci yarısı ile Ağustos’u içine alan bu güzel yazı verimli geçirmek, hayatımızın geri kalanında engele takılmamak için önemli bir aşamayı temsil ediyor. Çünkü bu süre içinde, bize duvar olan bölgeleri kapıya dönüştürebilir, yapmadığımız aşamaları kaydedebiliriz. En çok da bizi telaşa veren ilişki – iş vb. benzeri istekleri Nisan’ın ikinci yarısı itibariyle yavaşlatarak, “Ben niye bunu böyle yapıyor muşum, hiç gerek yokmuş.” Duygusuyla baya bir dönüşmüş olacağız.
Yaratıcı, fedakâr ve sabırlı eylemler bekliyor Mars bu dönem.
Toparlarsak bu YeniAy;
Yurtdışıyla ticaret yapmak, yolculuklara başlamak, değişik kültürlerle içe içe olarak hayatımıza reform getirmek,
Akademik anlamda bir süreç başlatıp, Dünya’ya açılmak, insanlara ve kendimize yeni bir anlayış hediye etmek için,
Tercümeye başlamak için,
Aşk ve sanatla ilgili konularda derin anlamı kavramak ve bu yolla yokuşları düze çevirip, mutluluğu yaratmak için,
Zamanda geri gidip geçmiş kültürlerin izini sürüp, şuan bunu nasıl yaşadığımızı keşfetmek,
Hayat sahnemize hangi eserleri yerleştirmiş olduğumuzu görmek ve değiştirmek için,
Bir ben var benden içeri’deki benliklerimize bir çay ikram edip, dışarı çağırmak,
Yakın çevremizi – uzak çevreyle değiştirmek için rüzgârın – şu durumda ateşin arkamızda – içimizde yandığını gösteriyor.
Bu dönem neye başlıyorsak, bunun uzun vadeli sonuçları olduğunu ve hayat görüşümüzü değiştireceğini göz önünde bulundurmalıyız.
Ateş üçgeniyle coşkulu bir şekilde eyleme geçerken, Zamanın Ruhu’nu hissetmeye öncelik verip, bakışımızı içe yönelterek, Mars ve Satürn ‘ün oynadığı oyuna dâhil olabilir, yanmak yerine güzel bir yemek hazırlayabiliriz.
İçimizdeki tüm burçlara selam olsun.
Işık olsun.