Affedersiniz Feminist

Yolculuk sırasında en çok sevdiğim şey kitap okumaktır. İstanbul’da olduğum zamanlar benim için toplu taşımada kitap okuma zamanları oluyor. Özellikle de İzmir’den İstanbul’a gittiğim günler. Geçtiğimiz hafta da dönüş için beklerken Cherry Gilchrist’in “Dokuzlar Çemberi” kitabını okumaya başladım. Kitap dokuz kadın arketipi ile ilgili araştırmaları, mitolojileri ve çalışmaları içeriyor. Kitabıma iyice dalmıştım ki yanımdaki beyefendi “Siz okuyorsunuz biz de yazıyoruz.” dedi. Kurduğu cümleden kendisinin bir yazar olduğu ilk anda anlaşıldı ben de “Ne kadar güzel.” deyip kitabıma geri döndüm. Ne tarz kitaplar yazdığını, kim olduğunu merak etmedim açıkçası. Bana göre giriş cümlesi yeterince açıklayıcıydı. Bir süre sessiz kalıp kitabımı göz ucuyla süzdükten sonra  kitapla ilgili bir şeyler söyledi. Sonra da şu can alıcı soruyu sordu “Kadınlar ve erkekler hakkında ne düşünüyorsunuz?” Önce bir kahkaha attım sonra “Hangi açıdan” diye sormak aklıma geldi. “Eşitlik falan işte” dedi. “Kadınlar, erkekler ve trans bireylerin insan olduğunu düşünüyorum.” dedim. “Feminist değilsiniz herhalde.” dedi. “Feminizim nedir sizce?” diye sordum. “Kadınların kendilerini erkeklerden daha üstün görmesi.” dedi ve ben de “Feminizmle ilgili okuma yapmanızı tavsiye ederim.” dedim ve sonra da feminist görüşümü açıkladım kendisine. Dünya üzerindeki her insanı cinsiyetine göre değil kendi bireysel özelliklerine göre değerlendirilmeliyiz, bir birey olarak görmeliyiz ve hiçbirinin birbirinden üstün olduğu yanılsamasına kapılmamalıyız. Konuşmamız biraz daha sürdü bu süre zarfında yaptığı işi, çalıştığı gazeteyi ve daha bir çok şeyi bana anlattı ve bu sürede adımı sormak aklına gelmedi ki telefon numarasını bile verecekti ve en sonunda da hayat hakkında aynı fikirlerde olmadığımızı kendisine nazikçe söyleyip yanından kalktım. Aslında tanımadığım insanlarla bu konularda konuşmayan biriyimdir ama bu konuşmadan şunu anladım ki inandığım bir şeyi açık kalplilikle anlatmak yapmam gereken şeymiş..

Yüksek Lisansımı Dokuz Eylül Üniversitesi Tiyatro Bölümünde yapıyorum ve sevgili hocam Doç.Dr. Özlem Belkıs’ın  “Tiyatro ve Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları”  dersinden sonra feminizmle ilgili daha derinden araştırma yapma fırsatı buldum. Kendisinin “Feminist Tiyatro” kitabının önsözünde yazdığı gibi “Ben bir feministim… Bu, cinsiyetçiliği, cinsiyete dayalı her türlü sömürüyü ve baskıyı sona erdirmeyi amaçlayan bir mücadeleyi desteklediğim, cinsiyete dayalı her türlü ayrımcılığı reddettiğim anlamına geliyor.”

feminizim

Genelde bir konuşma sırasında ben feministim dediğim zaman arkasından buna benzer bir açıklama yapıyorum. Bana, bence sen feminizmi yanlış anlamışsın diyorlar. Feminizm ile ilgili genel yargı; erkek düşmanı, lezbiyen, kendine bir bulamamış kadınlar, erkeklerle anlaşamayan kişiler. Feminizmin çok katı olduğunu düşünüyorlar. Bunu düşünenler genelde okumuş, sanatla uğraşan, eşitlikçi erkek arkadaşlarımız. Ben feministim dediğimde, bu kadar sert olma diyorlar. Kavramlarla ve tanımlamalarla oldum olası aram hiç iyi olmadı o yüzden de bu konuda ısrar etmiyorum ama içlerindeki minik cinsiyetçiyi de onlara göstermek istiyorum.

Aile içindeki cinsiyetçilik o kadar kanıksanmış ki, kişiler kendilerinin ne kadar “eşitlikçi” olduğunu anlatırken “Ben eşime her konuda yardım ederim, mesela yemek yoksa neden yok hayatım demem o gece dışarda yeriz.” gibi bir cümle ne kadar iyi niyetle söylenmiş olmasına bakılmaksızın aslında -yemek yapmak kadının görevidir ama bunu yapmamasını belli bir düzleme kadar görmezden gelebilirim- anlamına geliyor.  Ya da her türlü genellemeler “Bu tam bir kadın davranışı” gibi. Kız çocuklarına sadece bebek alınması, erkek çocuklarına sadece araba ve silah alınması cinsiyetçi bir sömürü oluyor. Bir babanın erkek çocuğuna “yemek yapmak annelerin işidir babalar mutfağa girmez” demesi. Ya da çok eşitlikçi bir ortamda yemekten sonra erkeklerin balkonda eşitlik, adalet gibi kavramlardan konuşurken kadınların mutfakta bulaşıkları toplaması. Burada cinsiyetçiliğin sadece erkekler tarafından yapıldığı gibi bir algı oluşmasını istemem. Toplumdaki her bireyin algısı birbirleriyle etkileşerek şekillenir. Bir kişi haklarını bilmiyorsa ve neye maruz kaldığının farkında değilse buna dur diyemez. Yıllarca erkek ve kadın rollerinin çarpık olduğu bir düzende yetişmişse kendi yaşadığını da ona uydurmaya çalışacaktır. Çatışma olduğu zaman bunun doğal olduğunu, erkeklerin “zaten” böyle ve kadınların da “zaten” böyle olduğunu düşünecektir. Bunu aşmak bir kültürle olur. Kültürün neyi öne çıkardığı da burada bir belirleyici oluyor. Yozlaşmış bir model gördüğümüzde bunu normalleştiriyoruz. Cinsiyete dayalı ayrımcılığa karşı olan herkesin üzerine de çevresini farketmek ve bu baskıyla yakın çevresinden mücadeleye başlamak gerekiyor. Kendi söylemlerimizin farkında olduğumuzda ya da sabırla yakınlarımıza bunları anlattığımızda bir şeyleri değiştirmeye başlayabileceğimizi düşünüyorum. Yaptığımız ve söylediğimiz şeylerdeki basit değişimler büyük farklar yaratacaktır. Aynı zamanda cinsiyetçi tutum bir kadının tüm haklarının elinden alınması, bir erkeğe bağımlı olarak yaşaması olarak şiddetli bir biçimde açığa çıkmasının yanında şehirlerde yaşayan ve belli bir eğitimden geçmiş kişiler arasında da pasif agresif bir şekilde yaşanmakta ve ben ikisini de aynı derecede tehlikeli buluyorum.

Feminizim, başta kadın temelli bir hareket olarak ortaya çıksa da son dönemlerinde her türlü cinsiyete dayalı baskıya başkaldırmakta. Bence varacağı nokta da insan, hayvan, bitki, taş, denizler ve dünya üzerindeki her türlü canlının aynı haklara sahip olduğu, hiçbirinin birbirinden üstün olmadığı, hiçbirinin bir diğerine hükmetmesi için yaratılmadığı görüşü. Öyle ki bir bütün olduğumuzu ve birbirimize saygı ve uyum içinde davrandığımızda bir bütün olacağımızı anladığımızda bir denge olacak. Feminizmin geldiği  nokta kadından insana insandan da doğaya yayılacak. Böylece toprak ananın bağrını deşerken daha dikkatli, nehirlerdeki suları kirletmemek adına daha özenli, hayvanları, bitkileri endüstriyel bir malzeme haline getirmek konusunda daha sorgulayıcı olabileceğiz.

 

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir