İnsanoğlu arzulardan ibarettir. Yaşamı boyunca arzularını tatmin ederek haz almaya çalışır. Elde ettiğinde de kendine peşinden koşacağı yeni arzular oluşturur.
Kişinin yanılgısı arzularına ulaşabilmenin yolunun akıldan geçtiğine veya çok çalışmaktan, ya da birilerinin vaatleriyle önerdikleri yöntemleri ve kuralları uygulamaktan geçtiğidir. Bunların hiçbiri asıl yol değildir. Asıl yol kalptedir. Kalp aklın köküdür.
Akla değil, sadece kalbe yerleşen arzular mutlaka bir gün can bulur. Kişi arzusunu kalbine ekmemişse, tüm uğraşılara rağmen onu filizlendiremez. Akıl buradan doğar, şekillenir ve büyür. Kalpteki hislerimiz düşüncelerimize güç verir, hayat verir, ruh verir. Bu yüzden hisleri olmayan bir insan ölü bir insandır, onu ve fikirlerini yaşatan tek şey hisleridir.
Kişinin sözlerinin gücü de duygularından gelir. Duygusuzca kullanılmış sözler ve dualar ölü doğan çocuk gibidir. Kök ne kadar güçlüyse ve derinse, dallar da o kadar yukarı çıkar. Arzunun kalpteki kökü ne kadar derinse ve sağlamsa, onu elde etmek için gerekli fikirler ve düşünceler de o derece kuvvetlenir. Kalpten gelen sözlerin gücü mucizeler yaratır.
Arzunun Külleri
Bugün bana dönüm…
Utancımdan kurtulduğum,
Tüm arzularımı yaktığım gün…
Bugün bana bayram…
Yanarken cezvede dileklerim,
Belki de kurtulduğum kendi küllerim…
Rüzgârla dans eden dumanında,
Ben de dans ettim kalbimde sana açtığım boşlukta…
Hepsini yaktım,
Birini bile bırakmadım.
Bir tek sana yer açtım,
Boşluğunda yüreğimin…
Hayat bitti benim için.
Aklımda kalan, yalnız Senin ismin…
Çağla Meydan