Herkes iyi patronların ve iyi insanların dünyayı güzelleştireceğini düşünüyor. İyi patronlar, iyi çalışanı ortaya çıkartıyormuş. Çok sayıda iyi patron tanıdım ama onların iyiliklerinin güzelleştirdiği bir dünya ortaya çıkmadı. Çok sayıda iyi patron tanıdım onların da iyi çalışanları olmadı. Özellikle patron iyiyse cıvıtan ve bu iyiliği hor kullanan çalışanlar çoğaltıyordu iyilik kavramı. Tam tersi durumlarda vardı, iyi çalışan vardı ve kötü patronlar da ortalıkta dolanıyordu.
Hak yemek tüm çalışma hayatının merkezinde olan bir kavramdır. İyi olan da kötü olan da hak yiyebiliyor ya da iyi olanın da kötü olanın da hakkı yeniyor bu dünyada. Burada bir dengeden söz edilebilir mi bilemiyorum? Çünkü dengeyi de hayatı yorumladığımız gibi yanlış yorumluyoruz. Sanki iyi de kötü de yanlış da doğru da dünyada eşitmiş gibi tarif ediliyor. Oysa gerçeklik bundan çok ama çok uzakta. Dengenin tamamı bana göre dengesizlik ile dengenin toplamıyla ulaşılan sonuç oluyor. Yani daire 360 derece ve içinde 280 derecelik kötülük varsa 80 derecede iyilik oluyor ve toplam sonuçta 360’a geliyor, böylece döngü kendi içinde tamamlanıyor ve bir bütün oluşuyor.
Buradaki tek gerçeklik 360 derecenin ya da 360 günün iyi ve kötü ile harmanlanarak tamamlanması oluyor. Hal böyle iken iyilerin (patron ya da çalışan olması fark etmiyor, insan olması yeterli) bir gün kazanacağı ve dünyayı dönüştüreceği yalanı ile yaşantımızı devam ettiriyoruz. Patron ve işçi, çalışan ve yönetici, iyi ve kötü dengesinde kendi varoluşlarının gerçekliğini yaşarken, kötü olan taraf her daim bir adım önde oluyor. Kariyer basamaklarında başkalarını ezip geçen, yalakalık yapan, ispiyonlayan yani erişmeyi hedeflediği yere ulaşmak için her yolu kendisine mübah gören yöneticiler (çalışanlar) sayıca çok fazlalar. Etrafınıza dönüp bakın; hilekarlık, riya, haset, kıskançlık, dedikodu, arkasından iş çevirme ve daha bir çok olumsuz/negatif davranış sergileniyor.
Benzer şeyi daha fazla zengin olmak adına diğer tüm esnafın ortadan kalkması için faaliyetlerini yeniden şekillendiren işverenler için de dile getirebiliriz. İyi ve kötü hem çalışanın hem yöneticinin hem de patronun kimliğinde 360 derecelik bir seyir içinde izleyen bir gerçekliktir. Hangisinin baskın geldiği ise günün sonunda canı yananların azlığı ve çokluğu ile belirlenir. Özetle, iyi vardır ama kötü daha güçlüdür, iyiler sadece filmlerde kazanır ama o kazanana kadar çok sayıda insan ölür ve o ölümleri de iyinin kazandığı zaferle taçlandırırlar ve tüm kötülükler, ölümler unutturulur.
Arif olan anlar diyerek…