Derin tortular biriktirmişiz ruhumuzda, zihnimizde ve kalbimizde. Tüm bu tortularımızla saklanmışız kalın perdeler arkasına. Kendimize kör olmuş ruhumuz nicedir. Gerçeklik sandığımız büyük oyunun içinde kaybolup yalnızlaşmışız sonra.
Karanlıkla aydınlığın ezeli mücadelesinde arafta kalmış ruhlarımız. Bizi özümüze yaklaştıran her yol aydınlatırken ruhumuzu. Uzaklaşmışız birbirimizden zifiri karanlığın oyunlarıyla. Işığımızla indik oysa bu dünya tarlasına… Korkularımızla besleyip karanlığı, gölge ettik ruhumuza. İnsan kendindeki karanlığı ve aydınlığı besleyen tüm yönlerini fark etmedikçe, uyanır mı hakikatine. İnsan özüne yaklaşmadıkça, aydınlanır mı bu dünya sahnesi. İnsan karanlık yönlerini şifalandırmadıkça, özgürleşebilir mi en derin korkularının esaretinden ebedi.
Uyanış yolunda hep birlikte, yüklerimizden arınmak için düşmüşüz dünya okuluna. Birbirimizle ve kendi kendimizle nicedir amansız kavgaya tutuşmuşuz sebepsiz. Korkularımızla başlattığımız bu kavganın kucağında, kendimize ve birbirimize yabancılaşmışız ne yazık ki! En derin korkularımızla besleriz öfkemizi.
Bu dünya okulunda ruhsal yolculukta olan bizler, tene bürünmüş kadim yolcularız. Aynı yuvadan toprağa saçılmış birer ruh parçalarıyız her birimiz. Dağılan tüm parçalarımızı toplamak uğruna, zorlu sınavlarından geçeriz yaşamın her devresinde. Kâh açılır kâh kapanır perdeler. Uykuyla uyanıklık arasında dönüp dururuz aynı dünya sahnesinde. Deneyimlerimizle biriktirdiklerimizi ilmek ilmek işleriz ruhumuzun kayıtlarına. Sonra bildiklerimizi yeniden öğrenmek için düşeriz belirsiz yollara.
Deneyimlerimizle olgunlaştıkça besleriz farkındalığımızı. Ayrılığa düştüğümüz bu zorlu yolculukta… O derin uykumuzdan uyandığımız vakit, ilerleriz ancak bir olma yolunda. Tüm insanlık olarak düşmüşüz ne yazık ki ayrılığın tuzağına. İkilik yaratan manipülasyonlarla unutmuşuz nicedir, sonsuz kudretimizi. Görünür olunca karanlığın yüzü, değerlerimizle yeniden yüzleşiriz nihayetinde.
İnsan kendinde olan sırların kapılarını araladığında mucizenin kendisi olur esasında. Yoktur ayrılık aslında yaşam sahnesinde. Unutturulanları hatırlamaya başladığında insanlık, saklanmış tüm sırların açılır perdeleri zamanla. Görünür olur sırlanmış nice gerçekler. Tutunduğu her ne varsa dünyevi, dağılır yaşam sahnesindeki yeri.
Kendindeki o muhteşem ışığını yayabildin mi özgürce etrafına. Unutma! Sen mucizenin tam da kendisisin esasında. Dünyevi ve ruhsal boyutlarıyla tüm gerçekliğinle buluşursun, aralarsan tüm perdelerini. Kalp gözünle görebilirsin ancak karanlık ile ışığın hakikatini. Uyanmış zihninle algılarsın ancak kurgulanan dünyevi oyunların her birini. Hissetmez misin kalbinin ve ruhunun o sarsılmaz kudretini. Duymaz mısın acı çekenlerin feryadını? Görmez misin karanlığa saplanmış olanların yalanlarını? Düşünmez misin bugünlere nasıl gelindiğini?
Dünya sahnesinde hep var olmuş karanlıkla aydınlığın ezeli mücadelesi. Kolektif uyanış arttıkça, görünür ve bilinir olur karanlığın oyunları. Saklı kalmış bilgilerin üstü açıldıkça, sır olmaktan çıkar insanlığın kadim geçmişi. Unuttuğu uzak geçmişine uyanan ruhlar… Tek bir yürek olup sorgular dününü, bugününü ve geleceğini. İnsan olmanın değerlerini hatırlayanlar, şifa olur ve sarar tüm insanlığın kanayan yaralarını.
Zorlu devrelerden geçmekte uygarlığımız. Karanlıkla aydınlığın mücadelesi her anıyla, serilir gözlerimizin önüne. Karanlığa sapanlar beslediği korkuyu dünyamıza yaymaya çabaladıkça, daha fazla güçlenmekte aydınlık yolda yürüyenler. Ruhunda sevgi ve umudu kaybetmeyen niceleri, ruhunun ışığını saçar etrafına cömertçe. Karanlığın korkulu rüyasıdır elbette ruhun sonsuz ışığı. Özünden uzaklaşıp karanlığa saplananların en derin kaygısıdır, tüm insanlığın umutla hakikatine uyanışı. Açılmıştır artık perdeler, izlemekteyiz karanlığa saplananların türlü oyunlarını.
Sevgi ve umut tohumlarını eker toprağa niceleri. Korkuya inat sevgiyi ve umudu besler kalbinde kimileri. Karanlığa rağmen, ışığıyla tüm dünyayı aydınlatır canlar. Özüne yaklaştıkça insan, yeşerir toprağa ekilmiş sevgi ve umut tohumları.
Vakit uygarlığımızın hasat olma vakti… Karanlığa inat yeşermeli sevgi ve umudun ışık saçan tohumları. Karanlıktan güç alanlara inat, ruhunda saklı cevheri parlatmalı tüm insanlık. Sevgiyle, umutla ve sağlıkla yaşam bulsun tüm canlar aydınlık yarınların dünyasında. Vakit hasat vakti… Aklının, ruhunun, kalbinin ve iradesinin efendisi olmalı tüm insanlık.
www.butunselgelisimakademi.com
Ah şu dünya okulu, karnımıza kocaman bir fil sürüsü oturtmuşçasına çöküyor varlığımızın üzerine, benliğimiz kartallara öykünüp uçup duruyor oradan oraya, ruhumuz hangi alemde neyi hesaplar bilmiyorum ama o da oturmuş seyreyliyor tüm bu olup biteni. Bizden olan bize gelen ve bizim olan hepsi bir arada seyrüsefer halinde şu hayatta.. Aslolan yok, asıl olan da yok… Gerçeğin hangi kapısında isek orası bir hakikat manzarası sunuyor. Ötesi berisi kocaman bir masal işte… Kalemine sağlık Şenay….
Teşekkür ederim Murat seninde gönlune sağlık