Evrenin yaratılışında her şey titreşim yani frekanstan ibarettir. İnsan bedenindeki tüm hücreler, evrensel orkestranın bir parçası gibi sürekli hareket halindedir ve bu hareketlerin bir titreşim frekansı vardır. Bedenimizin doğal titreşim frekansı 62-70 Hz aralığında olduğunda, sağlık ve denge hali içindeyiz demektir. Ancak bu frekans düştüğünde, bedenimizin yaşam enerjisi azalır ve negatif enerjilere açık hale geliriz. Her bir organımızın, her bir hücremizin, hatta hücrelerin en alt boyutlarına kadar tüm yapılarımızın da kendine özgü bir titreşim hızı vardır.
Herhangi bir hastalık durumunda, kişinin titreşim frekansı düşer. Öyle ki, frekansın 15-20 Hz aralığına inmesi, ölüm enerjisi olarak kabul edilir. İlginçtir ki, cansız ve yaşam enerjisinden yoksun plastik gibi maddelerin de frekansı 15 Hz civarındadır. Bedenimiz varoluşundaki düzenini korumak adına, hücrelerimizin saniyede yaklaşık 70 kez titreşmesi gerekir. Bu durum, yaşam alanlarımızda kullandığımız malzemelerden tükettiğimiz gıdalara kadar her şeyin titreşimsel etkisini önemsememiz gerektiğini gösterir.
Frekansımızı Nasıl Yükseltebiliriz?
- Doğru Beslenme:
Canlı ve taze gıdalar, bizi evrenin yaşam enerjisi olan prana ile besler. Taze bir meyve, dalından yeni koparıldığında yaklaşık 100 Hz titreşim yayar. Ancak bekledikçe, titreşim enerjisi zayıflar. Bal gibi yüksek frekanslı gıdalar bile, doğal halleriyle (örneğin petekli bal) daha güçlü yaşam enerjisi taşır. Canlı olan her gıda, bizi evrensel yaşam kaynağına bağlar ve ilahi titreşimimizi yükseltir. - Doğanın Frekansları ile Şifa Bulmak:
Dünyamız da yaşayan bir varlıktır ve kendi titreşim frekansına sahiptir. Schumann Rezonansları, dünya ile evren arasındaki elektromanyetik frekanslardır ve bedenlerimiz için doğal bir denge sağlar. Dünyanın frekansının dengede olması, hücre bölünmelerimizi sağlıklı ve ilahi bir düzen içinde tutar. Ancak kablosuz internet ağları gibi teknolojiler, dünyanın bu doğal titreşimini bozarak hem bedenimize hem de ruhumuza zarar verebilir. Ortamımızda Schumann frekanslarını dengeleyen cihazlar kullanmak ve doğa ile temasımızı artırmak, bizi tekrar evrensel dengeye hizalar. - Dua, Meditasyon ve İlahi Bağlantı:
Meditasyon ve dua, ruhumuzun mutlak kaynağa bağlanması ve yüksek frekanslarla bütünleşmesi için en güçlü araçlardır. Meditasyon esnasında zihni boşaltmak, bedenimizin ve ruhumuzun ilahi ışıkla dolmasını sağlar. Bu durum, hücrelerimizin doğru şekilde bölünmesine ve yenilenmesine yardımcı olur. Dualar ve mantralar, bedenimizin titreşimini yükseltir ve evrensel frekansla uyumlu hale getirir, kadim seslerle yapılan çalışmalar, hem çakralarımızı hem de organlarımızı şifalandırır. - Kendi Sesimizin Şifası:
Her sesin, her kelimenin kendine özgü bir titreşimi vardır. Kendi sesimiz, kendi bedenimiz için en şifalı titreşimleri yayar. Özellikle yüksek sesle yapılan mantra çalışmaları, kalpten gelen bir sevgi frekansı yaratarak tüm bedenimizi sarar. Kalp atışımız, evrenin kalp atışı ile birleştiğinde, ruhsal rehberlik ve koruma enerjisi bizimle olur. - Doğal Taşlar ve Koruyucu Alanlar:
Doğal taşlar, evrenin elementlerini ve gezegenlerin enerjilerini bünyelerinde barındırır. Özellikle ametist, selenit, garnet, kuvars kristali ve siyah turmalin gibi taşlar, negatif enerjilere karşı güçlü bir kalkan oluşturur. Frekansımızı yüksek tutmak adına, doğal materyallerle korunmuş alanlarda bulunmak, doğanın şifasını hissetmek, ağaçlarla, suyla ve toprakla temas etmek bedenimizi ve ruhumuzu arındırır. - Dua, Meditasyon ve Yoga ile İlahi Bağlantı:
Meditasyon ve dua, ruhumuzun mutlak kaynağa bağlanması ve yüksek frekanslarla bütünleşmesi için en güçlü araçlardır. Meditasyon esnasında zihni boşaltmak, bedenimizin ve ruhumuzun ışıkla dolmasını sağlar. Yoga felsefesi, zihni ve bedeni bir bütün olarak ele alır ve enerji akışını dengeler. Yoga uygulamaları sırasında yapılan asanalar (bedensel duruşlar) ve pranayama (nefes teknikleri), vücudun titreşimini artırarak zihinsel ve fiziksel uyum getirir. Özellikle Om mantrası ya da esmalar oldukça etkilidir.
- Nefesin Gücü: Nefes, yaşam enerjisini (prana) bedenimize taşıyan en temel unsurdur. Derin ve bilinçli nefes çalışmaları, bedeni oksijenle beslerken aynı zamanda hücresel düzeyde enerji frekansını artırır. Pranayama teknikleri, sinir sistemini sakinleştirir, zihni arındırır ve frekansımızı yükseltir. Özellikle burundan derin nefes alıp, uzun ve yavaş bir şekilde ağızdan vermek, parasempatik sinir sistemini aktive ederek bedeni gevşetir ve yüksek frekanslarla hizalanmamıza yardımcı olur.
- Oruç ile Beden ve Ruh Arınması: Oruç, sadece bedensel bir dinlenme süreci değil, aynı zamanda frekansımızı yükselten güçlü bir arınma pratiğidir. Bedenimiz, sindirime harcadığı enerjiyi hücresel yenilenmeye yönlendirirken, zihnimiz de daha berrak hale gelir. Oruç sırasında hücrelerimiz kendini yeniler, toksinler atılır ve bedenimiz saflaşarak doğal titreşimine döner. Aynı zamanda oruç, ruhsal disiplin kazandırır ve bilinç seviyemizi yükselterek içsel dengeyi sağlar.
Düşük Frekansların Hayatımıza Etkisi
Yediğimiz gıdalardan soluduğumuz havaya kadar her şey, titreşimimizi etkiler. Paketli gıdaların çoğu, bedenimizde ağır metaller biriktirerek hormon dengesizliklerine sebep olur. Bu durum, toplum genelinde hem fiziksel hem de ruhsal dengesizliklere yol açabilir. Özellikle çocuklarda ve gençlerde, erkeklerin dişil, kadınların eril enerjilere kayması gibi etkiler uzun vadede görülebilir.
Ancak, tüm bu negatif etkilere rağmen, irademiz ve ruhsal gücümüzle kendi frekansımızı korumak ve yükseltmek elimizdedir. Kendi ışığımızı parlatmak, sevgi ve şükranla titreşimimizi yükseltmek, bizi hem bedensel hem ruhsal olarak sağlıklı ve güçlü kılar.
Kendi İçimizdeki Şifacıya Uyanmak
Her birimiz, kendi frekansımızı yükselterek hem kendimizi hem de çevremizi şifalandırabiliriz. İnsanın kendi sesi, kendi ruhunu şifalandırmak için en güçlü araçlardan biridir. Kalbimizin sesini dinlemek, kendi içimizdeki bilgeliğe ulaşmak ve bu bilgeliği yaşamımıza yansıtmak bizi her türlü negatif frekanstan korur.
Mantralar, esmalar ve pozitif olumlamalarla kendimizi beslemek, çakralarımızı ve enerji bedenimizi arındırır. Doğanın sesleri, suyun şırıltısı, kuşların ötüşü ve meditasyon çanaklarının titreşimleri, hormonlarımızı dengeler ve ruhsal dengeyi destekler.
Yüksek Frekansa Uyumlanmak
Evrensel yasalara göre, benzer benzeri çeker. Yüksek frekansta kaldığımızda, hayatımıza benzer yüksek frekanslı olayları ve kişileri çekeriz. Sevgiyle konuştuğumuzda, sevgiyi; şükürle yaşadığımızda, bereketi hayatımıza davet ederiz. Kader tarlamıza ne ekersek, onu biçeriz.
Şimdi, tam da bu anda, içimizdeki şifacıya uyanma zamanı! İlahi ışıkla birleşip, sevgi, şefkat ve merhametle hem kendi frekansımızı hem de kolektif bilinç alanını arındırabiliriz. Herkes spiritüel bir varlıktır ve her ruh, yaradılışın şifacısıdır. Yeter ki, kendi içsel ışığımızı görmek ve bu ışığı hayatımıza yansıtmak için cesaret gösterelim.
Yüksek frekansta kalmayı, evrenle uyumlu titreşmeyi ve ilahi olanla hizalanmayı seçerek; her anımızı şifa, sevgi ve ışıkla dolduralım.
Sevgili Aynur, “Frekans Meselesi” yazını okurken adeta bir içsel yolculuğa çıktım. Şifa, denge ve enerjinin yaşamımızdaki yerini böylesine yalın ama derin bir şekilde anlatman, konuyu sadece bilgiyle değil, hissiyatla da aktardığını gösteriyor. Dengeyi sağlamak, frekansımızı korumak ve evrenle uyum içinde olmak üzerine düşündüren bu yazın, modern dünyanın kaosunda kendimizi yeniden hatırlamamıza vesile oluyor. Kelimelerin sanki bir melodi gibi içimize akıyor, farkındalık yaratıyor ve şifa veriyor. Bu içgörü dolu paylaşımın için teşekkür ederim. Bize sadece bir yazı değil, bir deneyim sundun. Çok ama çok teşekkür ederim… yüreğine, kalemine sağlık