Ha Gayret

“Yapmalıyım, yapacağım, yapmam lazım, zorundayım, mecburum, keşke…”

İnsan kendisine bunca şiddet uygularken Dünyadaki şiddetten ne yüzle şikayet ediyor.

Oysa “olmalı, olacak, olmadı, olsa, vs.” değil… Zaten oluyor. Güzel oluyor…

İnsan kendini zorluyor ya bazen; “ha gayret” diyor, “bırakma, biraz daha”…

Bir tarafından bakıldığında, kendini bu şekilde ayağa kaldırmak; tembellik, uyuşukluk içerisinde olup da daha iyi bir hayat düşü kurmaktan, olmayacağını içten içe bildiğin hediyeler ummaktan evladır.

Başka bir taraftan bakıldığında ise bu bile bir zorlama, bir tür şiddet. Buna bile gerek yok. Bu bile eski enerji; bir tür hayatla didişme; çokça verimsiz çaba…

ha gayret

Yeni enerjide ne mi oluyor? Her ne oluyorsa oluyor ve her şey zaten daima en hayırlı şekilde olacağına varıyor. O yüzden olana müdahale, gereksiz bir iddia ve bir tür yük. Çünkü bu türden bir müdahale, bir şeylerin senin umduğun gibi değişeceği beklentisi içeriyor. Sen gayret gösterirsen yapabilirsin inancından kök alıyor. Olanı olduğu an ve olduğu şekliyle kabul etme ve doğal şükür halini senden alıyor.

Çokça gayret göstersen ve her şeyini ortaya koysan bile bazı şeyler senin kontrolünde değildir. Hayatın cüssesini senin biçtiğin daracık elbiseye sığdıramazsın – sen, zihninin daracık cüssesini tümüyle bırakıp hayatınkine karışmayı öğrenmelisin…

Sözlerimi atalete, uyuşukluğa da katık etme lütfen. Gayret göstermekte sorun yok. Ama gayret, anın içindeki memnuniyet haline, şükre bina edilirse…

Sadece müdahalesiz, orada ol. Her durumda, her ne olursa olsun tümüyle mevcut ol. Eğer olabilirsen, umduğun zafer hikayeleri değil hiç ummadığın hediyeler senindir.

Yazar Hakkında

Yok böyle biri !!

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir