İyi ki

Oturduğum mahallede kentsel dönüşüm nedeniyle binalar yenilenmekte ve sürekli bir inşaat gürültüsü var. Kuaförde sıra beklerken hep kitap okurum yine böyle bir zamanda yanıma bir hanım geldi ve söylenmeye başladı “Her yer inşaat, gürültü, bir rahat yok, akşama kadar bu sesleri dinliyoruz!” dedi ve ben bir anda inşaat seslerini duyup rahatsız oldum, oysa o benim yanıma gelene kadar tamamen kitabıma odaklanmış ve tüm o gürültüye sağır olmuştum. Bu şikayet dikkatimi oraya yöneltip kitabı kapatmama sebep oldu ve bir anda tüm o sesleri duyup rahatsız olmaya başladım.

 

İyi ki

Kendinizi mutlu ve doyumlu hissettiğiniz bir şeyle uğraşırken tüm olumsuzluklar sizden uzak kalır, siz izin vermedikçe alanınıza giremezler. Dikkatinizi sinirlendiğiniz şeye verip söylenmeye başladığınız zaman, onun alanınıza daha çok girmesine sebep olursunuz.

Mesele tamamen neye odaklanmayı seçtiğimiz. Diyelim kendinizi işe vermiş çalışıyorsunuz, derken bir arkadaşınız yanınıza uğruyor ve size kötü bir şeyden bahsetmeye başlıyor. Güncel bir olay olabilir, bir yakınının başına gelmiş olan çok kötü bir olay olabilir ve siz bir anda kötü şeylere odaklanıyor ve başlıyorsunuz kendiniz ve yakınlarınız için endişelenmeye. Oysa beş dakika öncesine kadar zihninizde böyle bir endişe yoktu.

Darel Rutherford’un bir sözü var: “Endişe, negatif duadan başka hiçbir şey değildir.” diyor. Ne kadar doğru.

Farkındalık denilen şey dikkatimin kendi üzerimde olmasıdır. Ne düşünüyorum, ne hissediyorum, odağım nerede. Odağımı anda, her ne ile uğraşıyorsam tamamen onun üzerinde tutmam en iyisidir. Tabii ki benim o gün yaptığım gibi boş bulunacaksınız, tabii ki çevreden, insanlardan etkileneceksiniz ama sonra tekrar şu an neye odaklıyım diye fark edip, kitabınıza ya da her ne yapıyorsanız ona bir an önce dönebilmek gerek. Şikayet ettiğimizi fark edip bundan bir an önce vaz geçip şükre geçmek gerek. Çok belli ki o hanım sohbet etmeyi şikayet etmek zannediyordu. Ben de eskiden öyleydim, şükürler olsun değiştim.

Bu yaşa gelirken bir yerlerde ‘şikayet etmeyi’ bıraktım, şimdi ‘iyi ki!’ lerim çok. Şimdi hep şöyle söylüyorum:

İyi ki şikayet etmeyi bıraktım.

İyi ki değiştim, dönüştüm farklı bir ben oldum,

İyi ki keyfini çıkarmayı biliyorum.

İyi ki kendimi keşfettim,

İyi ki hayatın daha önemlisi anın kıymetini anladım. Çünkü en kıymetli olan, elimizde var olan tek an; şu an.

Özlem Hatipoğlu “Bir Dokunuşla Değişir Dünya” kitabından

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir