Sıradan, basit bir dokunuşun yarattığı büyük etkiyle ve bunu hepimiz her yerde yapabiliriz.
Bugün bankada işim vardı. Bankalar pazartesi günleri kalabalık olur, cuma günleri kalabalık olur, ay sonlarında ay başlarında kalabalık olur, kısaca bankalar her zaman kalabalık olur.
Banka, devlet dairesi ya da benzer yerlerde işim olduğunda, oralara hazırlıklı giderim. Yanıma kitabımı alırım. İşimi iki dakikada bitirip çıkacakmışım gibi plan yapmam. O işin önüne ya da arkasına başka yetişmesi gereken bir iş koymam, anlayacağınız, o günümü yalnızca o işe ayırırım. Sanki hayatta ondan başka yapılacak işim ve amacım yokmuş, sıra beklemek için dünyaya gelmişim ve tüm yaşamımı orada geçirecekmişim gibi düşünürüm.
Size abartılı gelebilir; sadece bankada değil devlet dairelerinde de sabah 08.30 da başlayıp akşam 17.00’de hala bitmemiş olan, ertesi güne sarkan işlerim oldu.
Her zamanki gibi sıra numaramı aldım, yerime yerleştim, kulaklıklarımı takıp müzik dinlemeye başladım. Ben halimden memnun bekliyordum; çevremde benden önce gelmiş ve beklemekten sabırları tükenmiş 15-20 kişi vardı. Bazıları oflayıp pufluyor, bazıları saatine bakıyor, bazıları bir aşağı bir yukarı yürüyordu. Biri de gişede işi uzamış olan başka birine söyleniyordu. ”Ne yapıyorlar bu kadar iki saattir, gişeyi meşgul ediyorlar,” diye söylenerek dolanıyordu.
Yanımda yaşını başını almış bir kadın, kızı ile oturuyordu. Onlar sakin sakin bekliyor, aralarında konuşuyorlardı. Derken kızı bir paket bisküvi açtı; önce annesine verdi, sonra bana ikram etti. Yanlarında oturduğum için bu doğal bir durumdu. Sonra başka bir şey yaptı; bekleme alanını gezerek oturan herkese tek tek bisküvi ikram etti, alın lütfen diyerek herkesi dolaştı. Sanki evine gitmişiz de bize ikramda bulunuyor gibiydi.
Ne güzel bir ruh diye düşündüm. İnsanlar bisküvileri alıp yemeye başladılar; bir anda o gergin enerji rahatladı.
O sırada sanki bir sihir oldu; bir anda üç gişe birden boşaldı!
Herkese bisküvi ikram ederken hem insanları şaşırtmış hem de sabırsızlananların dikkatini başka yöne çekmişti; kimse zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı.
O farkında değildi belki ama eylemi desteğe dönüştürmüştü.
İnsanların enerjileri gevşedi; birbirlerine gülümseyerek bakmaya başladılar.
Sonra bana da sıra geldi; işim görüldü ve ben, bu güzel ruha teşekkür ettim, ”ne güzel varlıklar var ve bana onlarla karşılaşmak nasip oluyor, şükürler olsun,” diyerek çıktım.
Gergin ortamlar olduğunda herkesin böyle davranması dileğiyle…