Hayat ile savaş içerisinde değiliz. Kendi yarattıklarımız ile savaşıyoruz. Karanlık, bedenimizi dinlendirmek içindir. Karanlığın şeytan ile alakası yok. Şeytan diye bir şey yok. Vücudumuzdaki hücreler, stres altında iken sinir sistemimizi olumsuz bir şekilde etkiler. Olumsuz bir baskı altında kalan, damarlardaki kan dolaşımı düzeni bozulur. Kalp ritmini değiştirir; korku ve heyecan yaratır. Bu durum kısa süren geçici bir durumdur. Sürekli aynı duruma maruz kalan bir vücut, ne kadar güçlü olursa olsun, bağışıklık sisteminin etkilenmesinden dolayı, halsizlik ile yaşam enerjisini kaybetmeye başlar. Korku, şaşkınlık, heyecan ile oluşan depresyon geçici ve normal bir durumdur. Sakinleşmeyi başaramadıkça, tehlikeli olmaya başlar. Depresyona girmeden önce, kendimizi sakinleştirebilecek hareketler sergilemeliyiz. Stres altında iken, hayalimizde canlandırdığımız müzik melodileri, hareketliliğe uyum sağlamamıza yardımcı olur. İsterseniz savaşın ortasında olun, ara sıra dans, müzik ve eğlence yapmayı ihmal etmeyin. Hareketli dans veya spor yapmak, vücudumuzu kontrol etme yeteneğini en iyi haline getirir. Stres altına girmeye gerek kalmayacak çözümler yaratabilirsek, huzurlu bir yaşam için önemli bir adım atmış oluruz. Örnek olarak:
Olumsuz etkiler yaratan insanlardan uzak durmak veya yok saymak.
Olumsuz olarak kendimizi strese sokan cümleleri kullanmamak.
Kendimizi bir koyun olarak değil, bir avcı olarak görmek.
Parasızlığı dert olarak görmemek. Parayı, bolluğu ve bereketi üzerimize çekebileceğimize inanmak.
Hayat, insana ihtiyacı olan her şeyi verir. Para hariç. Çünkü parayı insan icat etmiştir. Parayı hak etmek için, emek vermek gerekir. Yaşamak için ekstra bir güç sarf etmiyoruz. Sağlıklı olan herkesin, kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar gücü var.
Hayat ile savaş içerisinde değiliz. Kendi yarattıklarımız ile savaşıyoruz. Zaten, hak ettiğimiz en büyük mucizenin içerisindeyiz.
Düşünürken, her şey bizi etkiler. Hissederken, biz her şeyi etkileriz.
Düşünürken, hayat bize ışık olur. Hissederken, biz hayata ışık oluruz.
Düşünürken, çözüm bulmak isteriz. Hissederken, çözümü zamana bırakırız.
Düşünürken, kendi zirvemize çıkmak isteriz. Hissederken, zaten zirveden yola çıkarız.
Düşünürken, bütün yollar farklı gözükür. Hissederken, bütün yollar aynıdır.
Düşünürken, hayatımızı yönetiriz. Hissederken, zamanımızı yönetiriz.
Hayatın etkileri, 5 duyu ile (129600 * 5 = 648.000) algı yaratır. Altıncı duyumuz, 6.hissimiz ruhumuz ile buluştuğumuz noktadır. Sadece ruhumuz ile buluştuğumuz zaman 648.000 algıyı aynı anda yorumlayabiliriz. Hayatın stresini ve etkilerini engelleyemeye biliriz. Ama sakin bir şekilde yapılması gerekeni bulmak için, kendi halimizde kalmak ve fikir yaratmak gerekir. Beynimiz fikir üretir ama ruhumuz fikir yaratır. Ona ulaşabilmek için sakin kalmayı başarmalıyız. Öfke, nefret ve kıskançlıktan uzak durabilirsek, merak ve sevgi en güçlü yardımcı duygulardır. İnsanlık sevgi ile ölçülür. Sevgiden önce oluşan düşünce, sevgiyi sadece kelime olarak algılar. Sevgiden sonra oluşan düşünce, yaratıcı gücü taşır.
Bu hayatta, sahip olduğumuzu sandıklarımızı kaybederiz. Gerçekte hiç bir şey kaybolmaz. Tecrübeler, yetenekler ve duygular kaybolmaz. Kaybolan anılar ve düşüncelerdir.