Korku; kaygılarınızın, beklentilerinizin ve hayallerinizin genel bir toplamıdır. Korkularınızdan korkmadan önce içinize dönüp kendinizde herhangi bir sebeple oluşan kaygılarınızı mutlaka giderin, beklentilerinizin mantığını kendi iç dinamikleriniz ve öz gücünüzle çözmenin yollarını ararken, aynı anda hayallerinizi kendi yaşam pratiğinize taşımaya çalışın.
Korku, ruhunuzun derinliklerinden fışkıran, ilahi nurun fiillerinize yansımasına engel olan, nefsinizin içinde ve egonuzda yer ederek kaygılarınızı besleyen maddi bir arızadır. Bu da gösteriyor ki, asla ve asla kendi kendinizden korkmamalısınız ve bir anlamda içinizde oluşan korkunuzu korkutmayı başarın. Her fırsatınızı çok iyi değerlendirin ve mutlaka kendi içinizde yalın ve gerçekçi bir şekilde kendinizle yalnız kalmayı başarmaya çalışın. Unutmayınız ki, korku ruhun kapalılığındaki karanlıkta gizlidir.
Bunun için mutlaka her pratiğinizde içinize dokunun ve içinizdeki korkuyu mutlaka tanıyın, ruhunuzu asla karanlıklara esir düşürmeyin. Hakikati öncelikli olarak kendi içinizden arayın ve korkularınızın sizi sürüklediği karanlığa ve kendi esareti altına alma eylemine mutlaka direngen bir çıkışla karşı koyarak son vermelisiniz ve içinizdeki karanlığın nasıl aydınlanması gerektiğini yine kendi içinizde arayın. Mutlaka ve mutlaka önce içinizdeki karanlığı aydınlatın. İçinizin nuru üzerine birikmiş cehalet bulutlarından sıyrılıp, ben’liğinizi mutlaka kendi içinizde ve gerçek ben‘liğinizle buluşmuş olduğu ittifakınızı görün.
Gerçek olan benliğinizde korku yoktur ve korkunuz o zaman size kılavuz olmanın görevini üstlenecek kadar emrinize kendisini amade edecektir. Benliğinizde karanlıklar yoktur, gerçek benlik hep aydınlıktır. Tüm gerçekler kendi içinizde ve kendi ben’liğinizde mevcuttur.
“Ben’liğinizle buluşmanız, evrensel varoluşunuzun gerçekliğini yansıtan bir ve bütünlüğünüzün gerçeğidir…”