Dengede kalabilmektedir özgürlük
Zaman, döktü sahneye tüm saklı marifetlerini
Örtülü ne varsa çıkmakta gün yüzüne birer birer
Herkes kendi kazanımlarıyla yüzleşmekte
Kendini kendinden kurtarmakta, uyanan nicesi
Dokunmakta hissedene usulca umut
Hazır olanlar hakkınca almakta, kaynağından sonsuz bilgiyi
Zaman, tüm illüzyonlarını sunmuş sahneye
Boyutlar arası kapılar aralanmakta, vakti geldikçe
Gören gözler uyanmış, nicedir bekleyişte
Evrenin şaşmaz prensipleriyle, her canlı kendi deneyiminde
Her zerresi hayatın, sonsuzluk yolunda devinimde
Sen yeter ki farkındalığını ve umudunu yitirme
Tutunma maddeye ebedi, özünde saklı asıl gerçek
İnsanoğlu uzak geçmişten bugüne, bilinmez bir yolculuğa çıkmış dünya sahnesinde. Neden ve nasıl başladığı hep merak edilse de, yolculuk kendi kaderiyle bilinmezliğine devam etmekte. Engin bir deryada, belki bir kum tanesi dünya gezegeni. Yüce gönlüyle bize, ezelden bu yana şefkatle ev sahipliği etmekte. İnsanoğlu kendini kimi zaman unutmuş, kimi zaman ise bilmiş. Bu sırlı yolculuk, nicedir bugünlere devam etmiş nice hikâyeleriyle…
Hakikati arıyorsan eğer, açılır elbet kapılar sana
Her geçtiğin kapıdan, başka yolculuk başlar
Sen seçtiğin kendinle, nice alemleri izlersin
Yolculuğunu bilirsen, kaybolmazsın karanlıkta
Yürürsün kararlılıkla, hakkın olan sonsuzluğuna
İnsan düşünen, sorgulayan ve hür iradesiyle yürüyen bir yolcudur. Aklını, kalbini ve sezgilerini kullanmayı öğrenendir. Kimi zaman karanlıkta kaybolur belki, kimi zaman da aydınlığı bulur. Bazen derin uykuda, bazen de aklıselim uyanık nicedir yürür durur. İnsan sadece bir damladır, o engin okyanusta. Hatırlayan, kendinde olanı bilir daima.
Kimileri gök kubbeye çevirir yüzünü, kimileri ayaklarının altındaki toprağa. Yukarıda ne varsa, aşağıda ki odur aslında. Yıldızlar parlaklığıyla dizilmiş, gök kubbenin gerdanına. Dünyanın damarlarında, uzak geçmişin yaşam enerjisi dolaşmakta. İnsanoğlu, kendini yalnız mı sanmakta. Uyanıksa zihin, düşer kararlılıkla bilginin yoluna. Okur, düşünür, sorgular ve bilir olacak olanı daima. Derin bir uykudaysa eğer kalp ve zihin, beyhudedir hali perişan nicedir aldanmakta.
Ego zaaflarımızdan yararlanan bir hizmetkâr iken
Efendi olmayı arzu eder ezelden
Farkındalığın gölgesinde yok olma korkusudur, egoyu oysa kışkırtan
İrade ise, egoyu hizmetkâr kılar kendine
Zaaflar hür iradenin önüne geçtiğinde
Zafer, egonun elindedir ne yazık ki
Korkular hüküm sürmeye başlar o vakit
Oysa kendini bilmekle başlar her şey
Kendini bilen ne geçmişi unutur, ne geleceğini teslim eder
Aklını, kalbini ve ruhunu teslim etmeyen
Ne geceleri uyur derin, ne gündüzleri uyutulur!
Ne karanlığa teslim olur, ne aydınlığa aldanır!
Uyanan, hatırlayan ve bilen yolcu
Aklıyla, kalbiyle ve ruhuyla kendi yolunda yürüyendir
Ne korkuya teslim olur, ne asla umudunu yitirir
Dengedir, aşağıyla yukarıyı bir arada tutan
Damladır, nice okyanusları coşturan
Ne toprağa aldan!
Ne gök kubbeden ayır gözlerini!
Ne korkuya teslim et ruhunu, ne kalbini karart
Sen, sende saklı olanı bilirsen eğer
Aklının, kalbinin ve ruhunun efendisi bir tek sen olursun
O vakit kararlılıkla oku, aklınla düşün ve kalbinle hisset
Sezgilerinle bilen ol hakikati!
O vakit ancak, bulursun sonsuzluğun yolunu
Şenay Zuhur