Neden karşımızdaki insanların doğru yaptıklarından çok yanlış yaptıklarını sayarız ve doğru yapılanları takdir etmezken yanlış yapılanları hiç unutmaz, hiç affedemeyiz? Belki karşımızdakinin yaptığı doğruların farkındayız; ama bunu göstermiyoruz. Sorun nerede olabilir? Acaba yaptığımız, bulamayacağımızı, öyle bir şey olmadığını bildiğimiz halde, bir kusursuz arayışı mıdır? Kanımca, insanlar karşılarındakinin kusursuz olduğuna inandırıyorlar kendilerini ve bir yanlış, bir kusur bulduklarında da hayal kırıklığına uğruyorlar.
Hepimiz mutluluğu arıyoruz ve onu kusursuzda bulacağımıza inanıyoruz. Bu durumda ortaya koymamız gereken iki gerçek var; birincisi, mutluluk, arayarak bulunmaz, o bir süreçtir, yaşam boyu devam eder ve ikincisi, olan her şey aslında mükemmeldir, her tür kusuruyla birlikte… Mutluluğu yaşama yerleştirme konusu bu yazının konusu değil, dolayısıyla ikinci konuya geçiyorum.
Bana göre öncelikle yapılması gereken, herkesi ve her şeyi olduğu gibi kabul etmek. Böylesi bir kabul insana tahmin bile edemeyeceği bir özgürlük getirecektir. Ne özgürlüğü, diye soracak olursanız; beklentisizlik özgürlüğü diyebilirim. Hayatı beklentisiz yaşamaya başladığınızda gerçekten özgürleştiğinizi hissedersiniz. Aynı şekilde insanlardan da beklenti içinde olmadığınız zaman kimse sizi hayal kırıklığına uğratamaz. Ama o zaman kimse bizi mutlu da edemez, diyorsanız mutluluğun hala dışa bağlı olduğunu düşünüyorsunuz demektir.
Bu durumda ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor, kişilerin yaptıklarını övmeyelim de yermeyelim de… Tabii ki durum bu değil. İnsanların yaptıkları “doğrulara” da “yanlışlara” da o an gerekli tepkiyi vermek ve sonra konuyu kapatmak gerek, diye düşünüyorum. Şöyle ki, bir insan size “iyi” bir şey yaptıysa, ondan sürekli “iyi” bir şey yapmasını beklemeyin veya tam tersi, “kötü” bir şey yaptıysa da bunun devamını beklemeyin. Hiçbir şeyi biriktirmeyin ne kötüleri ne de iyileri. Ne demiş Nietzsche “iyi veya kötü yoktur, sadece durumlar vardır”. İnsan ilişkileri de aynı prensiple yürütülse kimse mutsuz olmaz.
Şöyle bir itiraz da gelebilir “tamam, ben insanlardan beklentilerimi keseyim ama onlar hala benden bir şeyler bekliyor”. Bu tip bir itiraz insanların “kişisel gelişim” konusunda çok sık düştüğü bir hata bence. Ben değişeyim de diğerleri değişmez, insanlar hep aynı, düşüncesi insanlığın önündeki en büyük bariyer. Herkes değişimi önce karşıdan bekliyor veya sihirli bir değnekle her şeyin bir anda değişmesini istiyorlar. Böylesi topyekûn bir değişim mümkün değildir. Siz değişmeden hiçbir şey değişmez. İnsanlar size “iyi “ de davransa “kötü” davransa o an övün veya yerin ve unutun gitsin. Var olan tek gerçek şimdidir.
Sahibini hatırlayamadığım bir söz şöyle diyor: Çevreni değiştirmek istiyorsan işe kendinden başla…