Mutlak özgürlük

Sistem, senin kendine olan güven duygunu kaybetmen için elinden geleni yapıyor. En iyi becerdiği şeyden yani “korkuyu büyütmekten” de geri durmuyor. Kendine olan güvenin en fazla kendini dönüştürmekle sınırlandırıldı. Kahraman olmanın imkansızlığını ispat için de yırtık bir gazete parçasını birleştiren ve dünyayı tek parça haline getiren çocuk örneğinden yola çıkarak. Kendini düzelt dünya düzelir misyonunu empoze ettiler.

Mutlak özgürlük

Ulusların bağımsızlık hikayelerini okuyun, onların kahramanlarının hayatlarını inceleyin. Tek bir kişi “kendi yaşadığı dünyayı” değiştirmek istediği için bağımsızlığını ve özgürlüğünü elde etti o ülkeler. Dünyayı değiştirmek mümkün değil demiyorum ama içinde insan var olduğu müddetçe zor. Ama yaşadığın dünyayı değiştirebilirsin. Kendine inancını kaybedip, kendini BEN haline getirme mücadelende, sınırlarını kapatıp kendi kendine yeteceğini düşünen hallerinle en fazla “tek başınalığa” erişebilirsin. Fakat senin o tek başınalığına; erişemediğin, dokunamadığın, anlatmadığın ve çaba harcamadığın dünyanın içindeki biri apansızca girer ve sen yıkılırsın.

Senin düzeltmediğin ve dönüştürmediğin “dünyanın” içindeki insanlar, sana, çocuklarına, sevdiklerine ve değer verdiklerine zarar vermeye başlayacaklar, veriyorlar da… Herkesin “kahramanın yolculuğu” hikayesi kendi varoluşunu büyütmekle ilgili iken büyüyen o içsel kahramanın toplumsal arenada yarattığı boşluğu, bozguncu, kötücül ve arsız karakterler dolduracak, dolduruyor da…

Hakikati, gerçeği, var oluşu inanç, düşünce ya da ideolojik temelde inşa edenlerin yarattığı korku imparatorluğu, gruplaşan ve sistemden uzaklaşan kitleler ortaya çıkardı. Benzer olanların bir araya geldiği ve diğerlerini yok saydığı -ki sistemin en büyük arzusu budur- bu düzende, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın bilgeliği baskın bir davranış modeli haline geliyor, geldi de…

Ülkelerin kurtuluş hikayelerinde baskın olan karakterin yola çıkışına eşlik eden 3-5 kişi var. Bu kişiler kahraman olmak değil, kahramanı desteklemek için orada olmuşlardır. Kahraman olmanın sorumluluğu ölüme kadar varıyor çünkü. Küçük bir grubun başlattığı bu hikayede, davaya/düşünceye inananların/inandırılanların katkısı ile büyüyen eylemsellik günün sonun arzulanan özgürlüğü getiriyor. Bu mücadele esnasında en büyük engeli ise Gothe’nin şu meşhur sözündeki Kimse özgür olduğunu sanan köleler kadar ümitsizce köleleştirilmemiştirkişiler oluşturuyor. Güvenli olduğuna inanılan alanın konforundan vazgeçmek en büyük devrimdir oysa… İnsanlığa, sessizliğin ve teslimiyetin en büyük devrim olduğunu öğreterek yine 1-0 öne geçiyor sistem…

Tezatlıklar silsilesi içinde özgün bireyler olarak biz de bu öğretilerden payımızı alarak ilerliyoruz. Mutlak özgürlük, zihnin dinginleşmesi, soyutlanma, inziva, meditasyon, bağlarından özgürleşme ve daha birçok senaryo ile farkında olmadan “bireysel özgürlüğümüzü ve özgünlüğümüzü” sistemin kölesi haline getiriyoruz. Mutlak özgürlük, yarın çocuklarının bile özgürce yaşayacağı, su ve gıda probleminin olmadığı, eşit sağlık ve eğitim hizmetinden faydalanılan, adil bir gelir dağılımının olduğu bir dünyada mümkün olacaktır. İstediğin kadar meditasyon ve olumlama yap, evin kiraysa ve çalışmıyorsan, kirayı ödeyemediğin zaman evden atılırsın ve evsiz kalırsın. Hepimizin şu anda evsiz kaldığı gibi…

“Kimse özgür olduğuna inanan birinden daha iyi bir köle olamaz”
Zeitgeist Addendum

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

2 Yorum

  1. Özlem Pekcan

    Özgürlük korkaklığın harcı değil, cesaretin de. Özgürlük akıl işi bence. Korkusunu ve cesaretini akıllıca yönetenlerin elde edebildikleri kimi zaman ortak, kimi zaman tekil bir ödül. Ne güzel yazmışsınız Murat Bey.

    Yanıt

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir