Düşünce dürtüselliği

Evet, evet yanlış duymadınız. “Düşüncenin de dürtüselliği olur mu?” demeyin. Öncelikle gelin birlikte dürtü ve dürtüsellik nedir? Kısaca tanıyalım.

Dürtü: Fizyolojik ya da ruhsal dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepkilere sürükleyebilen, kaynağı duygulanım olan, içsel gerilim.

Düşünce Dürtüselliği

Dürtüsellik ise: İnsanların kendi davranışlarına limit koymada zorluk çekmesi.

Tanımlamalardan yola çıkarak sizlere küçük bir soru yönlendireceğim.

Sizce:

Davranışlarımız mı düşüncelerimizden oluşur yoksa düşüncelerimiz mi davranışlarımızdan?

Dürtüsellik dürtüsel eylemlerin yanı sıra, dürtüsel kararlar veya seçimlerde de kendini belli eder. Dürtüsel eylem, bir yanıt vermeye engel olamama durumudur. Dürtü kontrolü söz konusu olduğunda fiziksel veya ruhsal olarak güçlü bir isteği aktif bir baskılama olacaktır. Bu baskılama mekanizması sayesinde refleksler geçici bir süre baskılanacak ve düşünme davranışı yönlendirebilecektir.

Mahatma Gandhi‘nin de dediği gibi;

Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür.

Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür.

Düşüncelerde otokontrol sağlanamaması halinde yaşanılabilecek birçok olasılık mevcuttur. Bir insan günde en az 2 (iki) ve üzeri duygu – durum halini yaşarken, baş edilemeyen bir düşünce sistematiği davranışsal faaliyetini sürdürmede ne denli başarılı sayılabilir? Bu durum muamma.

Şimdi tekeri patlamış size hızlıca yaklaşan bir araba hayal edin. Buradaki araba dürtü, patlamış tekeri ise dürtüsellik olarak varsayalım.

Bu durumda ne yapardınız?

El freni işlevini gören düşünce sistemini ele alarak oluşabilecek hasarı en aza indirgeyebiliriz. Böylelikle o araba hızlı bir şekilde duracaktır.

Peki,  bir de şimdi farklı pencereden bakalım?

O araba patlamış tekeri ile size doğru hızlıca yaklaşırken, ayak freni olarak duyguları katalım. Davranışları da manevra gibi düşünelim.

Fonksiyonel bilgiden yola çıkacak olursak;

El freni çekili durumlarda araba hareket etmez. Ettiğini düşünecek olursak, bu araç parçalarında büyük zararlar oluşturur. Ayak frenine basıldığı an ise yavaşlar ve yavaşlayan araba durur. Böylelikle manevra durumunda tercih, aracı kullanan kişiye bağlıdır.

Buradan yola çıkacak olursak; İnsan hayattaki manevralarını yaparken, düşünce dürtüsünü ne kadar kontrol altına alırsa, gerek ruhsal gerekse fiziksel anlamda o kadar az hasarla kurtulacaktır.

Unutmayın!

“Zihin dolduracak bir kap değil, yakılacak bir ateştir.” Plutarkhos

Fazlalık olan ne varsa atın, kurtulun onlardan. Fazla olan ne varsa israftır, fuzulidir. Mutluluğunuzu takıntılarınızla, kuruntularınızla israf etmeyin.

Düşündüklerinizi yaparken, yaptıklarınızı düşünmediğiniz günlerinizin olması dileğiyle…

Sevgi ve Sağlıcakla

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir