Önceliği kendisi olan anne babalar ile yaşamak, hayata tek başına tutunmayı getirir. Böyle bir ailede ebeveynine de ebeveyn olmayı öğrenir çocuk. Bu durum, çoğu zaman hayata karşı 1-0 yenik başlamaya neden olabilirken, bazen de ayaklarının daha erken yere sağlam basmasını sağladığı için, bir kazanç da olabilir. Bu iki halin yansımasında kalan insanın tüm hayatı, çocukluğunu yakalamaya çalışmakla geçer.
Narsisizm kelime anlamı ile kendisine duyduğu aşırı güven ve beğenidir. Kendisine olumsuz anlamda aşıktır, gelişmeye kapalıdır. Çevresindeki kişileri olmayan hikayeler, gerçekdışı anlatılar, hatta abartı tanımlar ile kendine çeker, baskın duygu hangisi ise oradan yakalayarak kullanır. Örneğin şefkat duygusu yüksek birisine ya da şefkat açlığı olan birisine bu duyguyu açığa çıkaracak gerçekdışı hikayeler anlatır ve kişiyi kendisine bağımlı kılar.
Paranoyaları güçlüdür ve bu nedenle çevresinde olay örüntüleri tercihi gibi akmıyorsa kuşku ve şüpheleri yükselerek agresifleşir ve yalanlar kurgular ile dolu hikayeler üreterek ya da düzenli suçlamalar ile olay örüntüsünü kendi istediği gibi olmasını sağlamaya çalışır. Şefkat örneğinden ilerlersek; kişileri kendisine şefkat uyandıracak yalan ve kurgularla dolu başkalarını suçlayıcı kendisini mağdur göstererek örüntüler ile bağımlı zavallı kılar. Şefkatli kişi ya da şefkate bağımlı kişi ise narsist kişiye şefkatini sunmak için çabalar ve takıntı haline getirecek duruma kolaylıkla gelebilir.
Anne babalar da çocuklarına bu davranış modelini uygulayarak çocukların güvensiz ve erken büyümelerine sebep olur. Çocuk kendi önceliğini bırakarak anne ve babayı mutlu etmeye gayret eder. Çünkü anne baba sürekli çocuğa kendisi için ne kadar çaba sarf ettiğini tekrarlayarak çocuğu sürekli kendilerine borçlu gibi hissettirirler. Çocuk ise bu borcu kapatmaya kendisini o kadar adanmıştır ki yaşamının akıp gitmesinden haberi olmaz bir an da yetişkinliğe erişir. Yaşayamadığı çocukluğu ise çoğunlukla kendisini takip eder. Bu tarz durumlarda şunlar açığa çıkabilir; çizgi film izlemek, oynasa da oynamasa da oyuncaklara düşkün olmak, küçük çocuklara normal üstünde hayranlıkla bazen iç geçirerek bakmak, bazı istisnai durumlarda çocuk gibi konuşmak ve davranmak ve sürekli olarak çocukluğuna geri dönüp onu tekrar yaşamayı istemek… Bunlara onlarca ilave madde ekleyebiliriz fakat her narsist ebeveyn şiddetine maruz kalmış çocuğun büyümüşlüğünde farklı tepkiler açığa çıkabilir. Bunlara maruz kalanlar paylaşabilirlerse sevinirim.
Narsisizmin üstesinden gelebilmek için kişinin kendisine güvenini inancını yükseltmesi gereklidir. Değersizlik duygusunu iyileştirebilmelidir. Özseverlik duygusuna olan açlığını bağımlılığını öz sevgi ile değiştirebilmelidir.
Bunun için neler yapabiliriz açıklama ve örnekleri için ikinci yazıda buluşalım haftaya..
Nurcan Bozyiğit
Rua&Dvm
W : 05327623175 /
I : nurcan.bozyigitt
E : nurcan.bozyigit@gmail.com
Evlenmek ve çocuk dünyaya getirmek için ehliyet olmalıııı, bunu bilir bunu söylerim.
Yazın içime işledi Nurcan’cığım, kalemine sağlık
Tüm ebeveynler çocuklarını çok sevdiklerini ve onların iyiliğini istediklerini söyleyerek kendi narsist yaklaşımlarına kılıf uyduruyorlar. Bir de bunu sadece çocuklarına değil bazen evlerinde besledikleri hayvanlarına bile yapıyorlar. Kendi içlerinde o kadar değersizler ki “onlar olmazsa karşı taraftaki herkes hiç olacak” algısını büyütüp çevresini bu duygusundan bağımsız şekilde asimile ediyor. Kolaylıkla olsun… Güzel bir yazıydı, emeğine sağlık Nurcan