Kadın erkek ilişkilerinde kadınların temel sorunlarından biridir “ruhsal gelişimini tamamlayamamış erkek figürü” Çok dertlenir bu konuda ve haklıdır da! Erkekler hayatı her zaman bağımlı ve bağlı yaşayan, aşırı pohpohlanan, çokça hizmet edilen ve yüceltilen bir karakter olmuştur bu coğrafyada. Hatta bu yüceltme öyle bir hale gelmiştir ki erkek çocuğu olsun diye yedi sekiz çocuk yapan on binlerce aile var. Neden biliyor musunuz? “Erkeğin soyu tükenmesin”. Sadece aile bireylerinin değil toplumun da bu yönde gizli bir baskısı var.
Neyse konumuz üreme ve çoğalma değil, kadınların erkeklerle olan ilişkisindeki dinamikler. Günümüzde erkekler, baba figürünün önceki kuşağa göre erilliğini yitirmesi ve anne figürünün de dişilliğini erilliğe yöneltmesi nedeniyle arada kalmış durumda. Annesinin gördüğü şiddeti kabul etmeyen erkek ve kadın figürleri ebeveyn olduklarında ister istemez rollerinden feragat etmiş durumdalar. Bunda dijitalleşme ve bilgiye anlık erişimin de ayrı bir katkısı var ama o bu yazının konusu olmasın.
Bir erkeği yaşı kaç olursa olsun bebek gibi gören ve ona bebekmiş gibi muamele yapan anne figüründen özgürleşemeyen erkek, günün sonunda bu duygusal gelişmemişliğini bir başka kadında aramaya ya da yaşamaya devam edecektir.
Özetle, inşa eden de dertlenen de kadın oluyor bu hikayede. Kadın, eş iken yaşadığı sorunların travmatik döngüsünü erkek çocuğunda tedavi etmeye çalışırken bir başka hastalıklı eş adayı ortaya koyduğunu fark etmiyor ne yazık ki. Bu döngü böyle devam eder durur ve ne erkek ne de kadın mutlu olur. Her ikisi de idealize ettiği karakteri bulamadan ölür gider… Kadınlar, bu döngüde hem inşa eden hem de dertlenen taraftadır. Eşlerinde yaşadıkları sorunların travmatik döngüsünü, erkek çocuklarında tedavi etmeye çalışarak, bilinçsizce bir başka problemli eş adayı yetiştirmektedirler. Bu durum, hem kadınların hayal kırıklığına uğramasına hem de erkeklerin duygusal olarak olgunlaşamamasına neden olmaktadır.
Bu döngüyü kırmak için, hem kadınların hem de erkeklerin bilinçli bir değişim sürecine girmesi gerekmektedir. Kadınlar, erkek çocuklarına aşırı korumacı ve yüceltici bir tavır yerine, sorumluluk almalarını ve duygusal açıdan olgunlaşmalarını teşvik etmelidir. Erkekler ise, kendi duygularıyla yüzleşmeyi ve sorumluluk almaktan çekinmemeyi öğrenmelidir.
Sağlıklı İlişkiler için:
Sağlıklı ve mutlu bir ilişki için, her iki tarafın da duygusal açıdan olgun ve sorumluluk sahibi olması gerekmektedir. Birbirini tamamlayan ve saygı duyan çiftler, idealize edilmiş karakterler yerine, gerçekçi beklentiler ile bir araya gelmeli ve birlikte büyümeyi göze almalıdır.
Unutulmamalıdır ki: Sevgi ve saygı üzerine kurulu bir ilişki, her türlü zorluğun üstesinden gelebilecek güce sahiptir.