Biraz reiki, üzerine nefes terapisi. Yoga’yı da haftada 4 kere yapalım, Theta Healing’i unutmayalım. Chakralarını düzenli temizlettin mi, bir de üzerine radyestezi uyguladın mı mis. Her gün kitaplığına okumayacağın ama şöyle bir göz atacağın kişisel gelişim kitaplarından da koymayı unutma lütfen.
Yap, yap, yap / eğitimler, eğitimler, eğitimler / inzivalar, inzivalar, inzivalar / seminerler, seminerler, seminerler / hadi, hadi, hadi
EVET! Bir şeyler değişir gibi oldu! Aa yok, olmamış. Hayal kırıklığı. Bir süre her şeye ara ver.
Meğer sorun sende değil, glütendeymiş, tamam şimdi onu keselim bi. Şeker (früktoz çok masummuş gibi) derhal hayattan çıkartılmalı. Biraz vegan olmayı mı denesen acaba? Aralıklı oruç yapsana, Simge’ye çok yaramış, hafiflemiş balon olmuş uçuyormuş, Kadıköy’de görmüşler geçen gün havada.
Yok, veganlık zor geldi, haklısın. Glüteni de kesince bir iyi hissettin evet ama annenin o meşhur böreğiyle bozuverdin. Bir bozunca da bu mereti, çorap söküğü gibi geliverdi gerisi. En son Simge’yle seni Moda sahilinde cips-bira yerken görmüşler. Olsun.
Denenecek çok şey var daha, yapılacak yüzlerce ritüel, okunacak binlerce kitap, izlenecek on binlerce motivasyon Reels’i. Elbet olacak… mı?
Kişisel gelişimin için yaptığın onlarca şey elinde patlasa da 128.yi yapmaktan hiçbir şey alıkoyamıyor seni. Çünkü bir tanesini seçerek onlarca yıl kendi üzerinde çalışmaktansa, eksikliği yöntemde bulup yeni bir tanesine geçmek kolay geliyor.
Bakma, böyle yazıyorum ama büyük bir öz eleştiri bu aslında. Ben de aynısıyım. Kendimi sürekli mükemmel marangozluk aletleri alan ama çekiç bile çakmayan, evde her şeyini yarım yamalak tamirde bekleten adamlar gibi hissediyorum. Bugüne kadar bari çekici düzenli kullansaydı belki bir çekiç ustası olurdu ama yok, gidip daha yenisini, daha değişiğini, daha teknolojiğini alıp durdu nedense. Evde hiçbir şey tamir olmadı, koca bir alet-edevat yığını oldu evi.. Ben de öyleyim, öyleydim. Bugünlerde bu zihin yapımı değiştirmeye odaklandım, hayırlara vesile olsun..
“Hata” diye bir şeyin olmadığını kabul etmem bir süremi aldı, hata ne bendeydi, ne yöntemdeydi. Çünkü hata yoktu.
“Daha iyi bir yöntem” de yoktu, belki bir su damlacığına bakarak en dingin an’ımı yakalayabilirdim veya bir bebeğin nefes alışverişini izlerken içimde hayata dair kırgınlıklarımın akıp gitmesini izleyebilirdim.
Affetmek, kabul etmek, sevmek, teşekkür etmek, devam etmek için daha havalı bir yönteme, daha pahalı bir eğitime ihtiyacımız yok. Sadece sabırla, aynı yöntemi (o her ne “iyi gelir gibi” olduysa, onu) izlesek daha iyi olacak gibi sanki.
Yolculuğun kaosunu ne güzel anlatmışsın Beril. Ben bu kadar naif ve şirin anlatamazdım emin ol 🙂 Nedense bu konulara “ruhun açlığını idrak edemeyen zihnin açgözlülüğü” olarak bakar ve kızardım. Şimdi sadece seyrediyorum çünkü başka bir yol bilmiyoruz. Böyle öğreniyoruz. Kaosu bildiğimiz için onunla nasıl ilerleyeceğimize dair bilgimiz var ama söz konusu biz olunca ve bizi geliştirmek olunca acemi kalıyoruz. Teşekkür ederim yarattığın farkındalık için…