Herkes kendi anlayışının sınırları içerisinde yaşar ve o sınırların ne ölçüde cehaletten uzak ve sevgi ile dolu olduğuna bağlı olarak Dünyası ya bir cennet ya da bir cehennem sayılır.
An be an yaşadığımız, kendi cennetimiz ve cehennemimizdir.
Cennet, her şeyin değiştiği ve yine de bunun mutluluk yarattığı yahut var olan memnuniyet halini bozamadığı yerdir. Cehennem ise her şeyin değiştiği ve bunun salt acı yarattığı yahut hayat ne getirirse getirsin acının hep orada durduğu yerdir.
Acıları, senin acıların-benim acılarım diye ayırınca cehennemin kapısından içeri; sevinçleri senin sevinçlerin-benim sevinçlerim diye ayırınca cennetin kapısından dışarı adım atarsın.
Benim sevdiklerim ve benim sevmediklerim ayrımı orada olduğu müddetçe sevdiğini iddia eden, ancak bir egodur ve bir ego, sevgi için ancak sınırları olan bir hapishane yaratabilir. Çünkü bir ego “benim” ile başlayan bir cümle kurduğunda, (misal benim – eşim, çocuğum, arkadaşım, işim, evim, arabam…) kendisinin devamı olacak ve bu sayede daha büyük ve şişkin olmasını sağlayacak bir “maldan” söz ediyor demektir. bir ego “benim” ile başlayan bir cümle kurduğunda,”benim olmaması ya da benim istediğim şekilde olmaması ihtimali için korkuyor ve bu ihtimaller geçekleşmesin diye süregiden bir gerilim taşıyorum” diyordur. İşte bu yüzden ego demek, bitimsiz bir mücadele ve savaş hali içinde olmak – Türkçesi bir cehennem içinde olmak demektir.
Bir ego, hayata ve Tanrıya karşı daima itiraz halindedir. Misal “zalimleri, başkaları için acı yaratanları da mı sevelim der?” ve bir ego daima her sorusuna bir cevap ister. Sessizlikte bulunabilen cevaplar, onun için asla cevap değildir.
Zalime içinde yaşadığı cehennem için şefkat duyamıyorsan sana sunduğu büyüme fırsatını görmeye henüz çok uzak olduğun içindir. Zalime içinde yaşadığı cehennem için şefkat duyamıyorsan kendi cehennemini onun yarattığı zannından ötürüdür. Elbette zulümle savaş ve fakat bu savaş, bölen değil bütünleyen, kucaklayan bir savaş olsun. Aksi taktirde bir zalime dönüşecek ve bir zalim olduğunu asla göremeyeceksin.
Herkesi ve koşulsuzca sevmek, kendini her durumda ve her koşulda sevemedikçe boş bir iddiadır. Kendini her durumda ve koşulsuzca sevmek demek, artık kendim diyebileceğim bir sınır yok demektir. Diğer bir ifadeyle bir ego, kendisi bir koşullanmışlık ve sınırlama olduğu için asla gerçekten sevemez. O halde “hiçkimse” kendini her durumda ve koşulda sevemez.
Seven orada olduğu müddetçe sevilenle arada hala ayrılık ve çok büyük mesafeler var demektir. O mesafeye cehennem denir. Cennet ya aynı anda hem seven hem de sevilen olmaktır ya da sadece sınırsız ve tanımsız sevginin ta kendisi – OLMAKTIR.