Bakmak ve görmek…
Şu güzelim deyiş ne kadar muhteşem gelir bana; ”üzüm üzüme baka baka kararmış…”
Bakmak ile görmek arasında “fark” var…
***
Yolda giderken, bir lokantada yemek yerken, ya da toplu taşıma araçlarından birinde giderken çevrenize hiç baktınız mı?
Ne gördünüz; Çoğu kaşı çatık, öfkeli gözlerle bakan insanlar değil mi?
Peki, sizin aklınıza size bakarken, hiç “sen bunu nasıl yaparsın” diye düşündükleri geldi mi?
Düşünün!
Çünkü çok az insanımız mutlu ve gülen yüzle bakmaktadır artık…
***
Bana çok tuhaf geliyor o yüzden bu konuyu ele aldım. Bir kısım insan “mutsuzluğa” odaklanmış bir halde diğer bir kısım insan ise “sağlıklı ve mutlu” olmaya…
Hayat asla tek düze değildir, içinde acı var mutsuzluk umutsuzluk da vardır.
Aynı şekilde “mutsuz” dahi olsanız her zaman bir ışık veren enerji veren şeyler de vardır…
Bunların tamamının kaynağı” sevgidir…”
Diyeceksiniz ki mutsuz olanlarda “sevgi” duygusu yok mu?
Nasıl olmaz!
İnsanın en doğal yaradılış özelliğidir; sevgiyle birlikte doğar insan…
Ama insanı zamanla sevgiden uzaklaştıran şeylerin çoğu yaşanan “kötü” diye adlandıracaklarımız değildir. Kendinden daha çok başkalarına odaklanmasıdır.
Kuşkulu bakışların, çatık kaşların, öfkeli davranışların sebebi de budur…
***
Karşı taraf ne düşünür, nasıl davranır ve nasıl olur, önemlidir; sen bunu nasıl yaparsın, kim olduğunu nasıl unutur bizleri nasıl hatırlamazsın…
Hal böyle de olunca “buralarda” takılıp kalır kendi “mutsuzluklarının” ağlarını örerler…
Oysa “mutlu olanlar” başkalarına asla odaklanmazlar.
Odaklandıkları tek şey, değişik ve değiştirilebilecek şeylere ve daha nasıl mutlu olurumadır…
Neden?
Çünkü bilirler ki kendileri de en az karşısındakiler kadar değerli ve önemlidir…
***
Çıtı pıtı ve zayıf bir hanımın “şişman” ve biçimsiz bir hanımın ne düşündüğünü ne çektiğini anlaması mümkün müdür?
İradeli ol, kendine biraz dikkat et yediğini içtiğini iyi seç, zayıflamaya çalış, diyenler, değiştirmeye çalışanlara hiç dikkat ettiniz mi?
Israrcıdırlar ve bu davranışı ile karşısındakinin mutsuz olacağını asla düşünmezler…
***
Aslına bakarsanız, mutlu insanlar değiştiremeyeceklerini bildikleri mutsuz insanlara odaklanıp
Kendilerini unutabilirler…
Onun için yazımın başlığını “üzüm üzüme baka baka” diye attım…
Kararmayan üzüm olun ve hayatınızın her aşamasında kararmayan üzümlere odaklanın.
Gördüğünüz gibi;
Mutlu insanlar değiştiremeyeceği mutsuz insanlara bilinçsizce odaklarında kendilerinde kopuyor ve gün geliyor kendileri de “mutsuz” oluyorlar…
***
Son söz; mutlu olmaktan asla korkmayın, sevmekten sevilmekten de…
Soğuk Şubat ayında “yaz sıcağı” tadında sevgilerle kalın…