Uzun veya boynuzlu kafatasları

Binlerce yıl öncesinden beridir, Dünya’nın çeşitli bölgelerinde, insanlar; kafatası, ayak boyun, omuz, kulak, alın gibi beden kısımlarında belirgin deformasyon yaratacak, çok amaçlı ve farklı yöntemler denemiş, bunu da başarmışlar. Kasıtlı kafatası şekil bozuklukları, Dünya çapında gözlenir, PreColombian kültürlerde özellikle yaygındır. Deformasyon, çeşitli uygulamaların, bedende dışsal kısıtlamalarından dolayı oluşan bir değişimle ortaya çıkar.

Peru’da, Şili’de, Patagonya’da, Bolivya’da, Avustralya’da, Malta’da, Afrika’da Japonya’da bu örnekler çok fazla. Küçültülen ayaklar, uzatılan boyunlar gibi uzun kafatasları da aşırı önemli bir sır taşımıyor, antik uzaylılara ait denilemeyecek bir uygulama ürünü.

kafatası-2

Bebeklik döneminde yumuşak olan kafatası resimlerde görüldüğü gibi, teknik çalışmalarla bambaşka bir biçime kavuşabilir. Aslında bu işlerin, insanlar tarafından bir tür güç göstergesi olarak ortaya çıkarılmak istenildiği antropologlar tarafından söyleniyor.

Gerek tahta destekler, gerek sıkıca sarılan bezler, hatta kalıplar sayesinde bebeklerin kafatasları uzunlaştırılır. Elbette tehlikelidir, bazen de ölümcül, ama yapılmıştır. Arka kısım yukarı uzarken kafa silindirik bir hal alır. Amerika’da çeşitli kabileler, beşiğe ekledikleri üç, dört tahtayı, ya da deri kayışları; alından ve arkadan bebeğin kafasına sürekli bastıran bir düzenek kullanmışlardır.

Böylesi bir kafatası deformasyonu; bir topluluğun üyesi olmak, cemiyete dair ayrılıkları görünür kılmak, politik güç veya birliğin, farklılığın ya da sosyal konumun sembolü olmaya dek, ayrı niyetleri barındırır.

kafatası-3

Malta, Valetta’da bulunan belirgin dolichocephalous, (dolikosefal) uzatılmış en ilginç kafataslarından ve bir yılan kültü ile bağlantılı. Kolombiya’daki tarih öncesi uygarlıkların bandajlama teknikleri ile yılan tanrıçanın şifa tanrıçası olarak, doğal ilahi  ifadesini sunmak üzere, bir kız küçüklükten seçilmiş ve  başı deforme edilmiştir. Baş uzatılmış, gözler ve cilt gerdirilerek bir yılan gibi görünüm verilmiştir. Bebeklik döneminde, korkunç acılar çekmiş, belki bunun sonucunda vizyonlar geliştirmiştir.

“Yılan rahipler” ya da rahibeler, Malta’da, milattan önce 2550 yıllarında, Ana Tanrıçalarına dev tapınaklar inşa eden bir halkın insanlarıydı. Fenikeliler de, Astarte, yılan yüzlü Tanrıçalarına bağlıydılar. Yılan ve iyileştirici güçleri ile ilişkili kültlerde, Mısır, Mezopotamya ve Hindistan’da “Yılan rahip” geleneği yaklaşık 7000 yıldır, yüzü engereğe benzetilmiş ve kafatası uzatılmış, seçilmiş insanlarla sürdürüldü. Büyülü kozmetik amaçlı olarak, kaslara yabancı cisimlerin, eklenmesi de olağan işlerdendi.

2003 yılında kafatasları üzerinde yapılan DNA analizlerinde, hiçbir yabancı DNA bulunamadı. Ayrıca, Hipofiz bezindeki bozukluk nedeni ile irileşen ve boyu 3 metreye dek uzayıp, kemikleri genişleyen insanlara ait iskeletlerin mesnetsiz iddialarla, Nefilim olarak empoze edilmeye çalışılmasına rastlanılır. Bu malformasyonlu buluntuların da DNA analizleri yapılmıştır. Roma’da böyle bir iskelete rastlanmış ve arenada gösterilere çıkarıldığı anlaşılmıştır.

Montreal Müzesi’nde bulunan, 1848 tarihli Paul Kane’nin yağlıboya tablosunda görüldüğü gibi, kafatası uzatma yöntemleri çok çeşitlidir. Kasıtlı kranial deformasyon böylece doğumdan bir ay sonra başlatılır ve birkaç yıl devam eder.

Erken önerilen örneklere, dokuzuncu binyıldan itibaren Irak, Shanidar Mağarası  içinde ve Güneybatı Asya Neolitik halkları arasında rastlanılabilir. Maya, İnka ve Kuzey Amerika yerlileri, Avustralyalılar, Tahiti, Samoa gibi yerlerde kafatası deformasyonu, tepeye uzatılmak suretiyle gerçekleştirilmekteydi. Statü ve güç sembolü olan uzun kafa ile, bir kişinin daha yüksek zekada olacağı ve ruhlar dünyasına da yaklaşacağı düşünülmekteydi.

Boynuzlu kafatasına gelince, tanrılar eski dönemlerde genellikle boynuzlu olarak imgelenirlerdi. Boynuz güç sembolüydü, ve kafatası özel yöntemlerle bu türde deforme edilebiliyordu. Doğumsal anomaliler, hidrosefaliden başlayarak, bazen boynuzsu yapıları epidermal lezyonları ve yamulmaları oluşturabilir. Keratinism adlı genetik anomali, boynuzlu insanları açıklasa da, diğer bir yöntem; mercanın ve mercan  kalsiyumunun kemiğe işletilmesidir. Özel yöntemle, sabırla delinen kafatasına mercan yerleştirilir, düzgün tedavi edildiğinde, bir boynuza dönüşmüş hale gelir.

kafatası

Pennsylvania’da bulunan ve kafatasındaki göz çukurları anormal derecede genişlemiş kafatası, Paranthropus türü hominid maymunda olduğu gibi, kök çiğneyen güçlü çene kaslarının kafatası tepesine bağlanıp her iki taraftan çene kemiğinin anomali ile uzaması olgusunu gösterir. Çift sıra dişleri çıkan insanlar da vardır.

Pennsylvania boynuzlu kafatası, önce resimlendi, sonra incelendi ve çalındığı iddia edilerek hiç bir zaman ortaya çıkarılmadı. Çin’de yaşayan yaşlı kadının, 100 yaşında iken, başında oluşan şişkinlik, zamanla uzayarak 7 cm. uzunlukta bir boynuza dönüşmüştür. Bu tür “boynuz”lara operasyon yapılsa da yeniden uzuyorlar.
Observer gazetesinde yayınlanan Talib’in öyküsü ise şöyle; “Bir gün, elimi kafama götürdüm, başımın sol tarafında bir sertlik hissettim, ihmal edip, üzerine gitmedim, rahatsızlık vermiyordu, haftalar geçtikçe, 48.56 cm’e ulaştı, alındı ama, yeniden uzamaya devam etti.

Boynuz, ilkel heybet ifadesi ile, Sümer boğa tanrıların ve Mısır’ın koç ve boğa tanrılarının gücünü yansıtır. Amon Ra, Khnum, Geb, Shu, Cernunnos, Zeus ve Pan boynuzlu tasvir edilir. Antik Yunan sikkeleri üzerinde, Büyük İskender’in boynuzlu resmi betimlenmiştir. Suriye’den eski bir efsane ise, Büyük İskender’in kafasında boynuz olduğunu söyler.

Herhangi bir haberi, olguyu okuduğumuzda, hemen inanmamalı, biraz zaman ayırıp sorgulamalı ve araştırmalıyız. Bizi, kendi kişisel amaçları doğrultusunda ürettikleri yalan bilgileri sahi göstererek yanıltmak, antik uzaylı kafatasları ile şaşırtmak isteyenlere kanmamalı, onları yüceltmek yerine, neden bunu empoze etmeye çalıştıklarını sormalıyız.

Tarihte bu örnekler gibi, abartılan, gizeme boğulmaya çalışılan binlerce fenomen var. Meşhur Starchild Skull üzerinde yapılan DNA testleri ise % 100 insan DNA’sını göstermiştir.

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir