Zamanın efendisi ve bilge guru

Satürn bizim en sert öğretmenimizdir! ‘’Satürn ötesi planetler’’ olarak anılan Uranüs, Neptün ve Pluto, bir burçta kaldıkları uzun zamandan ötürü ‘’jeneratif planetler’’ olarak anılır. Onlar bir araya gelerek kuşakları oluşturur. Dedeler ve nineler, anneler ve babalar, çocuklar ve onların çocukları… Her bir kuşak farklı bir üçlü kombinasyon ve buradaki birleşmeyi vurgulayan ruh taşır. Uranüs nelere karşı koyulduğu, Neptün nelerin kutsallaştırıldığı, Pluto ise kitlesel dönüşümlerin hangi temalarda yaşandığı ile ilgilidir.

Satürn, bizim bireysel varoluş sırrımızdır. Dünyaya gelirken kendimize ve yaşama ne konuda söz verdiğimizi bilir, bu anlamdaki otoritedir. Ona karşı gelebilmek( Uranüs ), onu anlamadan mümkün olmayacaktır, bu kesin! Bize sınavlarımızın ne olduğunu anlatır ve bu sınavların yaşamımızın hangi farklı alanlarıyla bağlantılar kurduğunu! Gökyüzü insanın iç dünyasının bir haritasıdır. Gökyüzündeki parçaları ve bu parçaların anlamlarını anlayan, insanın iç dünyasını anlama şansı da kazanır.

bilge-guru

Satürn, karanlığı temsil eder. Işığı yakacak olan Jüpiter’dir. Satürn’ün yarattığı zorlu döngülerin dışına çıkabilmemizi sağlar Jüpiter, Türkçe karşılığı ‘’karanlıktan aydınlığa çıkaran’’ olan ‘’guru’’ kelimesine karşılık geldiğinden söz edebiliriz. Deneyimin ‘’bilgelik’’ halini almasını sağlar.

Jüpiter öyle parlak bir gezegendir ki kendini bütün gezegenler onun etrafında dönüyormuş gibi hisseder! Satürn bu duruma itina ile müdahale eder! Böyle bir dönemden geçtiğimizden bahsedebiliriz. Satürn, Jüpiter kimliğini yansıtan Yay’dayken Jüpiter, Satürn kimliğine daha yakın başakta bulunuyor! Normal şartlarda gerçekçi bakış Satürn’den, esnek bakış Jüpiter’den sorulur. Satürn yüzleştirir, Jüpiter özgürleştirir; bununla birlikte bu dönem işler biraz farklı işliyor! Satürn yayda pek şirin bir maske takınıyor ve tebdil-i kıyafetle aramızda dolaşıyor! Özümüz sözümüz bir mi? Bildiklerimiz, deneyimlerimizin bizde uyandırdıkları mı yoksa – mış gibi yaparak gerçeğin ne olduğunu aramaktan kaçışlarımız mı? Farklı olan bizi besliyor mu yoksa ürkütüyor mu kökleri güçsüz bilgilerimizi?  İşte son yılın hepimiz üzerinde farklı vurgularla etkisini gösteren sınavları ki bir bu kadar daha etkilerini sürdürüyor olacak!

Gözümüz Jüpiter’i arıyor! O da işleri kolaylaştıracağına bizden yararlı ile yararsızı ayırt etmemizi ve yapabileceğimizin en iyisini yapmamızı istiyor! Ağustos sonu başladı bu huysuz haller kendilerinde! Ağustos sonu itibariyle başak burcuna geçti arkadaş ve bir beğenmemeler geldi üzerine! Aslında bizden basit ve sade düşünmemizi istiyor! ‘’ Düzen yarat ve ustalık geliştirerek yararlı ol! ‘’ diyor. Pragmatist yaklaşım! İnançlarımız bu temalarla beslendiğinde parlıyor, mutluluk böylelikle sağlanıyor ve hoşgörü bunu fark ettiğimizde gelişiyor! Evren bize hizmetimizin ne olduğunu soruyor! Paylaşımlar önem kazanıyor! Aksi takdirde her şeyi kendi yapmaya çalışan, yorgunluktan hiçbir şeye tahammülü kalmamış, ortalığa cızır cızır elektrikler saçan tipler olmamız muhtemel! İşimize yarayacak olan, en iyiden çok, karşılıklı faydayı sağlayarak süreçleri kolaylaştırabilecek olan! Bunu anlamak önemli! İşte karanlıktan aydınlığa çıkaracak yol budur! Haydi kolay gele!

Sizi seviyorum,

Yazar Hakkında

25 Şubat 1989’da fırtınalı bir gecede dünyaya gelmişim. Üç gece ha doğdum ha doğacağım diye hastane yollarını teptirmişim. En nihayet emin olup yeryüzüne inmişim. Fırtınayı hep sevdim, sağlamcılıktan da vazgeçmedim. Lise zamanlarına kadar epey inek bir öğrenciydim. Harçlıklarımla yeni test kitapları alır, test çözerken şarkılar söylerdim. Bir müddet babaannemlerle yaşamıştım. Babaannemin bu değişik çalışma biçimime olan şaşkınlığını hissederdim. Çalışmayı hep sevdim, kendi yönetmlerimle bunu yapmayı daha çok sevdim. Fen lisesini kazanmıştım. ‘’ Bu öğretmenler beni değil notlarımı seviyor! ‘’ diye fabrikatör kızıyla fakir ama gururlu delikanlıyı andırır bir duygu krizi yaşamıştım. Bu benim için dönüm noktasıydı. Artık daha az çalışıp daha çok yaşıyordum. Rehber öğretmenimle düzenli görüşmelerim oluyordu. Kendimi sosyal çalışmalara verdim. Fen lisesinde bunu( şiir dinletisi, tiyatro ) yapmaya kalkınca biraz ortalık karışmıştı. İTÜ Mimarlık fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması bölümünü kazandım. Konservatuvar istiyordum. Üç sene boyunca her aralık ayında okulu bırakıp konservatuvar sınavlarına hazırlandım, olmayınca geri döndüm ve en nihayet ‘’ Her şeye rağmen bırakıyorum! ‘’ deyip yarı zamanlı, özel bir konservatuvara kaydım olmuş buldum kendimi! Bu zaman zarfında part- time bir fast food firmasında kasiyer olarak( bir buçuk yıl ) ve ardından bir kafede falcı olarak( üç buçuk yıl ) çalıştım. Açıköğretimden sosyoloji bölümüne kaydımı yaptırdım. Son sınıftayım. Üç aylığına Antalya’ya gidip iki buçuk sene orada yaşadım ve birçok ruhsal eğitim( Reiki Master, EFT( Duygusal Özgürleşme Teknikleri ), Şamanik rüya, Yaşam koçluğu, Meditasyon… ) alarak kendi derinliklerime bir yolculuğa çıktım. Deneyimlediğim Tarotu yeni bir bakışla yorumladım ve ona, bünyesinde barındırdığı numeroloji ile astrolojinin inceliklerini kattım. Şimdi yazıyorum, aslında okuyorum ve bunu seviyorum. Sizi seviyorum, Hüseyin Akdağ

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir