Mutluluk; her şeyin daima yolunda olduğunu bilmek ve her şeyin böyleliğini sevebilmektir.
Her şey daima yolunda mıdır?
Başıma felaketler geldiğinde; sevdiğim birini kaybettiğimde; amansız bir hastalığa düştüğümde; işimi, birikimlerimi kaybettiğimde… Yine de her şey yolunda mıdır?
Eğer hayatı parçalara ayırır da ona bakarsanız sonra da bu parçalar arasında tercihler yaparak “kendinize göre” iyi ve kötüler yaratırsanız, olsun istediklerinizin peşinden kovalayıp olmasın dediklerinizden kaçmaya başlarsanız hiç de öyle görünmez elbette.
Eğer hayatın döngülerini, gel-gitlerini, kendisini sürekli tazeleyen hareketini, akışını süzer de bakarsanız sonra da bu akışın ardındaki mükemmelliği kavrar ve ona güven duyarsanız; ondaki güzelliği ve bereketi duyumsar; kaçınılmaz adaletine teslim olursanız – neden olmasın…
Her şeyin daima yolunda olduğunu bilmek; kendini güvende hissetmekle, kendine, hayata, varoluşa güvenmekle ilgilidir. Bu güven, iç huzuru ve Dünya ile barış getirir.
Her şeyin böyleliğini sevebilmek ise her şeyin olmakta olduğu hal içinde tamlığını ve güzelliğini idrak etmekle ilgilidir. Bu idrak, güzelliğe kapılma ve akışı getirir.
İnsan “kendine göre” işler yolunda olduğunda sevinir ve “kendine göre” işler yolunda olmadığında üzülür.
İnsan, “kendine göre” sevebildiği bir kişi ya da durum ile karşılaştığında sevinir ve sevemediği bir şeyin içindeyse direnç gösterir.
Kendine görelik – sınırsız olanın, yani özgürlüğün sınırıdır. Özgürlüğün olmadığı yer ise tüm kaygının ve arayışın başladığı, kazanma ve kazandıklarını biriktirme telaşının insanı teslim aldığı; dolayısıyla mutluluğun yitirildiği yerdir.
Diğer bir ifadeyle, kendim dediğim şey, tüm ötekileri de kapsayıncaya – yani ayrımız gayrımız kalmayıncaya dek ya da kendim dediğim şey silinip yitinceye – yani şu anda, burada, her durumda, yalnızca bir tek kişi kalıncaya dek – mutluluk, kovaladıkça kaçan ateş böceği misali bize sürekli göz kırpacak ama bir türlü ele gelmeyecektir…
Aslında mutluluk ile ilgili bir tanım yapmak dahi mutluluğun yitirilişine sebeptir. Çünkü her tanım, tanımsız olanı “kendime göre” sınırlamaktan başka bir şey değildir. Ve bu kendine görelik de mutluluğun yitirildiği yerdir.
Ama işte insanın sözlerle kaybettiğini, aramak ve bulmak için elindeki tek görünür ipucu da yine başka sözlerdir. O yüzden “mutluluk; her şeyin daima yolunda olduğunu bilmek ve her şeyin böyleliğini sevebilmektir.” dediğimde bile yaptığım şey, esasında tanımsız ve sınırsız olan mutluluğa ara vermektir.
Bu kadar ara yeter.