Bilgi yolundaki özgürlükçü savaşçısının dört önemli düşmanı vardır, bunlardan ilki ve en güçlü olanı “KORKU”dur. Bir özgürlük savaşçı korkusuna teslim olduğu sürece önünü göremeyecek ve ilerleyecek gücü kendisinde bulamayacaktır. Korkunun yenilmesi güçtür fakat imkânsız değildir.
Korkuyu yenmek özgürlükçü savaşçıya “BERRAKLIK” kazandırır, çünkü korku özgürleşmek isteyen savaşçının en önemli düşmanıdır. Savaşçının kanına sinsice girmiş bir virüs olan üçüncü düşman olan “BENCİLLİĞİ” oluşturmaktadır. Bu virüsü ortadan kaldıran, özgürlükçü savaşçı için gerçek “BEN” her şeyin “FARKINDALIK” la bencilliği yenerek sabır ve alçak gönüllülük gerektirir. Bunu da başaran özgürlükçü savaşçının yoluna üçüncü düşman olan “GÜÇ” çıkar.
Güç, özgürleşen savaşçıyı dünyanın hâkimi olduğuna, her şeye kadir olduğuna ve yenilmez olduğuna inandırır. Çok güçlü ve yeterli olmak ise onu zamanla katılaştıracak ve duygudan yoksun bir tirana dönüştürecektir. Gücü yenmenin yollarından biri sağduyulu olmak ve denetimli deli gibi işe koşmaktır. Bir özgürlükçü savaşçı, asla neşeden ve mizahtan yoksun olmamalıdır. Kendisini dünya üzerindeki herhangi bir canlıdan üstün görmemelidir, “VAROLUŞU” bitmek tükenmek bilmeyen bir coşkuyla kutlamalıdır ve hiçbir şekilde elindeki güce sığınmamalıdır.
Gücün sadece bilinmeyen dünyaların kapılarını açan bir anahtar olduğunu bilmelidir. Güç yenilmesi en az korku kadar zor olan düşmandır, onu da alt eden özgürlük savaşçının karşısına dördüncü ve son düşman olan “YAŞLILIK” çıkar. Yaşlılık amansız bir kocakarı dırdırı gibi özgürleşen savaşçıyı yer ve bitirir. Özgürleşen savaşçıya her daim yolun sonuna geldiğini ve artık çabalamanın boşuna olduğunu düşündürür, oysa dünya tüm gizemiyle keşfedilmeyi beklemektedir ve bu gizemi varoluş gerçeğiyle çözmek, varoluşun farkındalığına tanık olan her birey anlamış olacaktır.
Gerçek özgürleşme varoluş gerçeğinde saklıdır… “