Uyanış çağında bilgi kirliliği

“Çağrılanlar çoktur fakat seçilenler azdır.”
Hz. İsa

İnsanoğlu yaşam boyu öğrenebilen ve ruhsal anlamda evrimleşme yeteneğine sahip yegâne varlıktır ve bunu da bilgi ile yapmaktadır. Öğrendikçe ve öğrendiklerini hayatına doğru bir şekilde adapte ettikçe, tekâmül(ruhsal olgunlaşma) basamaklarını da yavaş yavaş çıkacaktır. Özellikle insanlık tarihine baktığımızda, bu farkı daha net görebilmekteyiz. Tabi, daha gelişmemiz gereken yanlar da yok değil.

Geliştikçe, öğrendikçe, farkındalık sahibi olmaya ve hayata farklı gözlerle bakmaya başlarız. Her insan öğrenmeye açık mıdır, tabi ki değildir. Bazı insanlar daha az öğrenmek ve hayatını sadece fiziksel ihtiyaçlarını karşılayarak yaşamayı seçerken; bazı insanlar ise bilgiye ve öğrenmeye çok daha açık olmakla birlikte, her anlamda kendini geliştirmektedirler. Fakat gelişim yolunda bana göre dört engel bulunmaktadır. Bunlar:

1)Her bilgiye körü körüne, sorgulamadan inanmak

2) Bilgiyi veren kişiyi yeterince araştırmamak

3)Bilgiyi edinen kişinin, bu bilgileri doğru kullanıp kullanmadığı

4)Bilgiyi veren kişinin bu bilgileri kendi hayatına ne kadar yedirebildiği…

Uyanış çağında bilgi kirliliği

Bu engellerden biri ve belki de en önemlisi olan körü körüne sorgulamadan inanmak; sizi diğer fikirlere kapatan ve önünüze en büyük engeli koyan faktördür. Bu durum sadece gelişmenizi engellemekle kalmaz, aynı zamanda sizi yeniliklere ve eleştirilere açık olmayan, öfkeli biri haline de getirir. Çünkü o bilgiye o kadar bağlısınızdır ki onu korumak için bir nevi güvenlik duvarı oluşturursunuz ve hiçbir şeyin bu duvarı yıkmasını da istemezsiniz. Dolayısıyla eleştiri durumunda öfkelenebilirsiniz. Bu bir bilim adamının hipotez ortaya atıp, hipotezi çürütüldükten sonra mesleği bırakmasına benzer. Ama aslında hipotezinin çürütülmesi ile yeni bir gelişim alanı ortaya çıkabilir.

“Bilmediğini bilmek en iyisidir. Bilmeyip de bildiğini sanmak, tehlikeli bir hastalıktır.”
Lao Tzu

Aynı durum bilgiyi veren kişiyi araştırmamak ve onun yeterliliğini sorgulamamak ve kendi hayatına ne kadar uyguladığını bilmemek için de geçerlidir. Bir arkadaşım bana, çok değer verdiği bir hocadan eğitim aldığını fakat diğer insanlarla olan sohbetlerinde verdiği eğitimin içeriğine zıt davrandığını gördükten sonra bir daha kendisi ile görüşmemeye karar verdiğini söylemişti. Yani sadece bilmek de yetmiyor, uygulamak önemli. Ve tabi ki bilgiyi alan kişinin de beyninde bilgi çöplüğü oluşmasının önüne geçmesi için onun da kendi hayatına bu bilgileri yedirebilmesi gereklidir. Bu noktada özellikle değinmek istediğim, son zamanlarda bilgi kirliliğinin aşırı arttığını düşündüğüm bir alan olan kişisel/ruhsal gelişim alanı dikkatimi çekmeye başladı. Her yerde ilanlar, reklamlar, yazılar, etkinlikler… Büyük büyük sözler, tavsiyeler ve bir sürü yaşam koçu, kuantum koçu, spiritüel danışman, enerji uzmanı… Çoğunun elinde yeterlilik belgesi vb… herhangi bir belge de yok. Yani bu bilgileri nereden edindikleri, nasıl bu unvanları kazandıkları hakkında herhangi bir bilgi de yok. Biliyorsunuz ki artık herkesin özgürce düşüncelerini paylaşabildiği sosyal medya sayesinde artık her insanın düşüncelerini takip edebiliyorsunuz. Bu gibi insanların sayfalarına baktığınızda hep “Her şeyi, herkesi olduğu gibi kabul etmeli.”, “Pozitif olmalı.” şeklinde yazılar varken bir taraftan da ona danışan kişilere, “Sen negatif taraftasın”, “Yükselmen lazım.” Gibi sözler söyleyip, insanları kategorileştirdiklerini ve kolayca yaftalayabildiklerini fark edersiniz. Hatta kendi gibi “uzman” olduğunu iddia ettiği insanlarla bir de rekabete girişebilmektedirler. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! E o zaman nerede kaldı senin ruhsal uyanışın, spiritüel koçluğun?

Geçenlerde bir enerji uzmanından yardım isteyen bir kişi ile görüştüm. Kadıncağız takıntılarından ve sürekli öfkeli olmasından şikâyeti varmış. Ama görüştüğü enerji uzmanı ona; “Sende negatif varlık var, seni takip ediyor, o yüzden böyle öfkelisin.” Şeklinde yorum yapınca, kadıncağızda olmasa bile, bir korku yaratmasına neden olmuş ve durumu daha da kötüleşmiş. Ve söylediklerine inanarak daha önce görmediği acayip karartılar görmeye başladığını söyledi. Çünkü insanoğlunun enerjetik varlık yaratması çok kolaydır. Bazen herhangi bir varlık obsesyonu(musallat) olmasa bile, insanlar enerjetik anlamda onları çok kolay yaratabilirler. Eskiden ben de böyle bir deneyim yaşamıştım. Ne zaman sevgiye ihtiyacım olsa ve kötü bir gün geçirsem, bir varlık görmeye başlamıştım. Bir süre sonra farkındalık kazandıkça ve aldığım eğitimlerin de etkisiyle onu beynimin enerjetik anlamda nasıl kolayca yaratabildiğini öğrendim ve ondan sonra bir daha asla öyle bir varlık görmedim. Ama işte bunu anlamak ve fark etmek çok önemli. Eğer bilmiyorsanız, karşınızdaki insanın da hayatını zora sokarsınız.

Bunlar işin bireysel ayağı. Kaldı ki bir de bu işin binlerce yıldır süre gelen tarikat, örgüt ya da kurum ayağı var. Bu gibi kendini diğer insanlardan üstün gören ve kendince uyandığını fark eden insanların oluşturduğu örgütler de ne yazık ki özellikle ruhsal alanda bilgi kirliliğine neden olmakla birlikte insanları kötü bir şekilde etkileyebilmektedirler. Bu örgütlerin başındaki insanlar, yanlış tekâmül bilgileri ile sadece kendilerini oyalamaktan ve kendilerini takip edenleri de bu batağa çekmekten başka işe yaramazlar ve kısır döngü içerisinde oyalanıp durmaktadırlar. Aralarında hakikaten bazı ruhsal yetenekleri olan, uyanan insanlar ve onların kurduğu kurumlar vardır; fakat önemli olan bu tekâmül bilgilerini nasıl kullandıklarıdır. Eğer anlattığım gibi olumsuz anlamda kullanıyorlarsa, kendileri gibi diğer insanları da negatif anlamda etkileyeceklerdir. Bu tür insanlar aynı zamanda spiritüel kadim bilgilerin değerini de ne yazık ki düşürmekte ve insanların alternatif tıbba ve bu kadim bilgilere karşı inançlarını da kötü anlamda etkilemektedirler. Bu alanda bu tarz sömürüye uğrayan insanlar- ki genellikle maddi anlamda sömürülenler yoğunlukta olmakla birlikte- bu sefer gerçekten de yardımcı olacak diğer insanlara da ön yargılı davranmakta ve güvenmemektedirler. Bir nevi kıymetli olan bir şeyi, ayaklar altına almaktır, bunun adı. İşte bu yüzden siz siz olun, iyice araştırın, öğrenin, sorgulayın ve herkese ruhunuzun en değerli bilgilerini açmayın!

Yazar Hakkında

Yazar sayfamıza buradan erişebilirsiniz... https://yuvayayolculuk.com/gulum-erdinc

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir