İnsan-ı kamil olmak, yani insanın kemale ermesindeki kasıt, En El Hak, felsefik dokusundaki tarifi, kişinin ilahi insan olma durumudur. Yani insan ile kendi içindeki var olan yaratıcı bütünlüğü, kişi için ruh ile bağlantı aramaya ihtiyacının olmadığı anlamını ifade etmektedir ve bireyin ruh ile bedenin buluşması, bireysel ve kolektif tüm yaşamdaki ifadelerinin sadece tanıklık yapması gerektiren ve o tanıklığı sırasında da her an‘da karşılaştığı ifadelerin neler olduğunun bizatihi farkındadır.
Kendisini asla yaradılışın herhangi bir parçasından ayrı hissetmez ve her insanın bir evren olduğunu, evreninde bir ve bütün olduğunu kendi pratiğine taşır. Her şey ile kendisinin çok yakından bağlantılı olduğunu hisseder. Hallacı Mansur’un her şey benim, her şey benim içimdedir dediği gerçeğinin aslı da, bu gerçeklikte ifadesini bulur. Varoluş hiçbir şekilde kolektif veya bireysel değişim ve dönüşümden korkmaz. Her deneyimin bir büyüme, her evrimci sürecinde insan formunda kendi ilahi varlığını yeniden yaratma şansının olduğu anlamını teşkil eder.
İçinde yaşadığımız illüzyonun insan doğasında nasıl şekillendiğini bilir ve bunu kişisel deneyimiyle güçlendirerek ve insanlığa hizmet etmek için kullanır. Çünkü insan tüm mahlukatın en üst evrimleşme halidir ve insan ile yaratıcı birliğini, varoluşta bütünleştiren son aşama olduğunun ifade eder. Kendisine değer vermeme veya kendisine saygı duymama hislerine asla ve asla sahip değildir. Tanıklığını yaptığı tüm mahlukatın da evrenin herhangi bir parçasının ayırımını yapmadan, herhangi bir parçanın diğerinden değerli olmadığını kendi eyleminin merkezine koyar ve her şeyin bir ve bütünden ibaret olduğunu, her şeyin kendi gerçekliği için var olduğunun farkındadır. Kendisini başkaları ile herhangi bir şekilde karşılaştırmaz ve yarıştırmaz.
Hiçbir şekilde bencil, sadece kendisini düşünen, veya başkalarından asla ve asla kendisini daha üstün olduğunu hissetmez. Başkalarını kıskanmaz veya başkalarına acımayı hissetmez. Çünkü her kim neyi yaşıyorsa sadece yaşaması gerektiği için ve mutlaka yaşadığını deneyimlemek için var olduğu gerçeğini kendi varoluş gerçekliğinde bilir…“